Bunun üzerine ne deseler boş. Paraları saça saça cafcaflı gösterilerine soyunurken hırsız değil ev sahibi bastırır. Memleketin ev sahibi hırsızlığı her yerde haykıranlardır.

Onu gören milyonlar da "helal olsun"der dalga dalga her fırsatta ayakkabı kutularını gösterir.Sözün aslını biliyorsunuz “yavuz hırsız ev sahibini bastırır”bizim hırsızların yapmak istediği de budur.Hırsızlık devasa ve herkesin sorunu olduğu için iş tersine dönüyor.

Bir de Leyla ile Mecnun dizisinin Yavuz’u var. Hırsız deyince o akla geliyor. Fakat o hem komik hem de iyi yürekli bir hırsızdı, hatta performans sanatçısıydı. Plazma çalma merakı vardı ama her seferinde yakalanmaktan ve dayak yemekten kurtulamıyordu. Hakkıyla dayağını yiyor cezasını delikanlı bir şekilde çekiyordu. Zaten filmin sonunda anlıyoruz ki o Mecnun’un hayalindeki evin önündeki ağacın dallarının pencereden içeriye misafir olan gölgesi.

***

Hırsız hükümetin ağır topu Bülent Arınç’ın yine birçok konuda farklı görüş ifade ettiğini görüyoruz. Her şeyi dümdüz savunamıyor. Başbakan gibi konuşmuyor keza Hüseyin Çelik de şaşalıyor birçok konuda. Hatta Mehmet Metiner gibi azılı yolsuzluk savunucusu ve laf dolandırıcısı bile iyice komik duruma düşüyor.

Bir de yayınlanan kayıtların hepsine baktığımıza Başbakan ve (şebekesinde) aile fertlerinde bir telaş bir telaş. Kapısına devrilme süreci dayanmış olan ne Kaddafi’de ne Hüsnü Mübarek de ne de en son Yanukoviç de görmedik. Böyle bir aman malları parsaları toplayalım ne olur ne olmaz havası. Aman iktidarı kaybettiğimizde ölene kadar tüm sülalenin bolluk içinde yaşamasını garantiye alalım derdi.

***

İşte Avrupa’da el attı konuya. Hem raporu ile hem de Egemen Bağış’a soruşturma ile dış piyasada da AKP’yi damgalı hale getirdiler. Ekonomi iyiydi güzeldi de seçimler de iyi oluyordu. Şimdi bu da sizi kurtarmayacak. Ekonomi de uçuruma doğru ilerleyecek zaten sizin ayak bileğiniz paraya zincirli olduğu için onlar birlikte doğru en dibe.

***

Artık bıktık usandık ama Hırsızlık Devri’nin izlerken sinirden diş dökebilecek argümanlarına sıralayalım. Bir de yüzlerine söylemek isteyeceklerimiz. Bunları koro halinde söylüyorlar.

“Hepsi montaj iftira atıyorlar”

-Kayıtlar gerçek olalı asır geçti, herkesin gerçekliği üzerinden ayaklandığını görseniz de siz ancak elimize düşerseniz itiraf edersiniz.

“Hep Başbakan’ın kötülüğünü istiyorlar. Oysa neler yaptı neler. Yollar, binalar…”

-İktidarı boyunca kendisi ve ailesi dışında herkese ağır kötülükler etmiş etmek istemiş birine kötü bir son istenir evet burada haklısınız.Kötülük listesini bu sayfalara sığdıramayız.

“Devletin bekası dururken yolsuzluk konusunun önemi yok”

-Devletin bekası (hele de devlet AKP ise) değil halkın bekasıdır asıl olan. Sanki AKP ve etrafının devlet umurunda “cebimiz, cebimiz, cebimiz” diye geziyorlar devletin ne hale geldiği onların umurunda olabilir mi?

“CHP’de az yapmadı”

-Memleket sadece CHP’lilerden oluşmuyor. Hele şöyle bir Gezi’ye bakın yeter. Burnunuzun dibinde ayakkabı kutuları gösterenler CHP’li de olsa başka görüşten de olsa hırsızlık devrini bitirmek isteyen herkes yerden göğe kadar hakkıdır, haklıdır.Siz artık halkın ayakkabı kutuları mahkumusunuz.

“Yolsuzluk yapan kişi en aşağılık kişidir”

-Kendinize söylüyorsunuz değil mi? Bu lafınızın sonunda sadece kendi isminiz geçmiyor. Teknik bir soruna takılmışsınız.

***

Zamanında dönemine seslenen ama Gezi’den sonra çok şey yaptığımız için “Bir Şey Yapmalı” parçası durumu anlatmıyor. Ama bugünün yolsuzluklarına şu parçalar çok güzel gidiyor; Yuh Yuh (Selda Bağcan), Yiyin Efendiler (Cem Karaca), Dıral Dede’nin Düdüğü (Barış Manço), Ama Babacığım (Fikret Kızılok).

Dinledikçe ayakkabı kutularını biriktirelim lazım olacak.