Arkasından gelenler meteor gibi yağdığı an.
İşte o an, Cemal Süreya'nın dediği gibi o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.
Ne HSYK ne internet sansürü, ne kaşeci Cumhurbaşkanı, ne yüzsüzlük akan konuşmalarınız ne de sandık kurtarabilir.
Şu akıl dışı değerlendirmeye bakınız; Hüseyin Çelik “Eğer Başbakan’a diktatör denilebiliyorsa o zaman diktatörlük yok demektir”.
İştahlarını kabartan düzey; herkesin ağzını bağlamak ve susturmak. İnsanlık ortaçağda bile ağzı bağlanmış elleri ile konuşmuş ama yine de insanlığın ilerlemesi için konuşabilmiş. Bunlarda bu tür bir tahayyül nerede.
Hatta insanlık yok olsa onların villası, havuzu, alacakları adalar ve Reza kalsa ne güzel olur.
AKP, artık memleketi istilaya karar vermiş, akla mantığa sığar, tarih kalıbına sığar bir tane söz çıkmıyor ağızlarından.
Uzun yıllar darbe hükümetlerini, kriz hükümetlerini yönetenlerin kanı çekiliyorsa varın artık bir daha düşünün. Süleyman Demirel dahil içlerinden veya dışlarından “yav kardeşim böyle de yapılmaz ki” diye geçiyor.
***
Reza Zarrab’dan ne kadar ne alındıysa neler yapıldıysa artık bakan müsveddesi yerlere serilmiş, meclis, yasa adanmış.
HSYK yapıldı, yolsuzlukları somut delillerle yakalananlar jet hızı ile serbest bırakıldı, peş peşe. Yasaya ne gerek vardı ki aslında? Her şey her yer sizin ya. Balyalar dolusu rüşvetlerinizi kurtarmak için her şeyi her yeri ateşe verirdiniz ya. HSYK’ya ne hacet. Ama racona uymuş oluyorlar işte. Tümden akıl dışı değil yani “yasa öyle diyor kardeşim hakimler karar veriyor biz ne yapalım?”. Yoksa Reza’ya Güler kalıbında kaç bakan feda olsun.
***
Soyguncular salındı, Başbakan oğlu Bilal ile, Başbakan emlakçılar ile, oğlu Bilal Ada emlakçısı ile, evrakları imha edecek olan aile fertleri, Reza Zarrab’ın korkunç konuşmaları…
Bir yığın insan yokluk çekerken onlar balya balya para operasyonu peşindeler. İhale yapmışlar para toplamışlar. Yasa geçirmişler para toplamışlar. Alım satım yapmışlar para toplamışlar. Konumlarını kullanıp ev yapmış havuz yapmış ada yapmışlar ses kayıtlarının arkası kesilmiyor. Yağma yapmanın günümüzde önümüze serilen (modern diyemeyeceğim en geri) versiyonu.
Baklava yüzünden yıllarca tutukluluk kararı verilen çocuklar karşısında istilacıların aklanması hiçbir yere sığdırılamaz.
***
Başbakana göre adalet yerini ancak Reza’nın memleketi soymasının yasalarca onaylanması ile olabiliyor. Güler yoluna pas pas oluyor. Yazıklar olsun, yazıklar olsun.
İlk isabet edecek taş için gözümüzü kırpmayacağız.
Başınıza yıkılacak düzeniniz için o kadar insan gün sayıyor ki. Sandıktan alacağınız onay sizi kurtaramaz. AKP’yi savunmak için “hakkıdır çalar da çırpar da, sadaka için toplanmış” diyenler karşısında koşarak uzaklaşanlar var. Utancını kim nereye kadar taşımak ister?
Her gün yürüyüşlerle apartmanların duvarlarında yankılanan hırsızlara onay vermeyi, kim nereye kadar ister?