Mecliste AKP’nin önerdiği Anayasa değişikliği ve maddeleri oylanıyor. AKP-Saray son turunu yapıyor, ülkenin geleceği, rejimin değiştirilmesi oylanıyor. Üstünü örtmek istiyorlar. Meydan sadece kendilerine ait sanıyorlar.
**
Oylamanın her anında ve karesinde rezillik diz boyu. Hepsinde yangından mal kaçırır gibi bir telaş var. Açıkça her an bir yol kazasına uğramaktan korkuyorlar. Sanki ellerinde ülke yönetimi değil de saati hızla atan bomba paketi var. Binali Yıldırım Başbakanlık kurumunun içini boşaltacak “itaatkarları” coşturan konuşmasını yapıyor. Yeni dönemde emir eri olmak için yarıştalar.
**
Bu görüntüler aslında %100’ün iradesi teslim alınmak istenirken sinir uçları ile oynamak anlamına da geliyor. Nereye kadar bu rezalet? Anayasa çerçevesinden bakacak olursak vekiller yasama faaliyeti gerçekleştiriyor. Ama onları vekil tayin eden koca bir toplum gerçekliğini ve itirazını gerçekten ortaya koyduğunda esas tayin edici gücün kendileri olmadığını unutuyorlar. İtaat yemini eden takım buna “son noktayı koyduk” diye seviniyor olabilir ama daha başlangıç da olabilir.
**
Meclis tüzüğünde Anayasa değişikliklerinde ana kural olarak tayin edilmiş olan gizli oylama yine fiilen AKP ve MHP eli ile ortadan kaldırıldı. Turgut Kazan’ın ifade ettiği gibi aslında bu değişikliğin iptal durumunu gündeme getirdiğini veya meşruiyetin tartışmalı hale geldiğini ifade eder. Ama hangi savcıya ve kimin hakimine anlatacaksın?
**
Rejimin değişmesi AKP de dahil bir rahatsızlık durumu yarattığından “rejim değişikliği değil yöntem değişikliği yapılıyor” diye takdim ediyorlar. “Başkanlık” dediler olmadı, “partili başkanlık” dediler olmadı sonunda partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ucubesini icat ettiler. Adı ile sanı ile savunulamayan her turuna duruma göre çivi çakılan rejim değişminin tekeri kaç tur dönebilir ki?
**
Paçayı kaptırdığını düşünen AKP’li veya MHP’li vekilerden hayır oyu kullanıldığı aşikar. Bu kadar “valla o ben değilim” şeklinde oylarını binbir rezillikle sergileyen vekile, oy vermiş olanlardan bile bundan sonra kim saygı gösterir ki? Fire veya çatlak ihtimalini şimdilik bertaraf edebiliyorlar. Edemediklerinde ne hale geldiklerini biliyoruz. Cemaatle de böyle yürümüşlerdi. Başbakan’ın ifadesi aslında ipte yürüdüklerini ele verir cinsten “yarasız yere kurt düşürmeyin, Allah bin bereket versin”. Bahçeli de parti tavrından emin olmadığını “bir evet oyum var” diyerek partisinin değil kendi oyunu ilan etmişti.
**
Dışarıda OHAL ile toplumun tepkisi engellenirken, Anayasa’daki dokunulmazlık maddesi çiğnenerek yasama hakları elinden alınan başta HDP eş başkanları ile 11 milletvekili tutsak edilirken, gizli oy ihlal edilip vekilin oyu bile oyuncağa çevirilirken tek adama itaat yeminleri edenlerin halkın vereceği oya da saygısı olacak mı beklemiyoruz. 7 Haziran’a darbe yapanlar OHAL’deki seçime neler yapmaz ki? Burada bir duralım ve dikkatli olalım.
Hayır cephesi hiç bir kaçkınlığa, mazerete, armutun sapı üzümün çöpüne mahal vermeden canla başla önümüzdeki dönemi örgütlemeyi şimdiden önüne koymalıdır. Seçim sürecini tanımadığını ilan ederek aslında en büyük kolaycılığa kaçan, en kahraman kesilmek isteyenler yine olacaktır. Evet bu dönemde de. Tarih onların hakkından gelir diye inanıyorum.
**
Anayasa’yı ihlal etmenin bir kere de olsa çok kere de olsa felakete hizmet ettiği açık. Malaesef bunu Kılıçdaroğlu da çok talihsiz bir zamanda ifade etmiş ve dokunulmazlık maddesinin uçurumdan yuvarlanmasının imzacılarından olmuştu. AKP’liler şimdi var olan Anayasa’yı rejim değişimi adımları atılırken çiğnemekten hiç bir şekilde imtina etmiyor. Bir kere değil binlerce kez deldiler, Anayasa’ya saygı duymadıklarını ilan ettiler, “fiili duruma Anayasa” dediler. Hukuk değil “tek adam” üstünlüğü işliyor, bakınız Bakan falan dinlemiyor Recep Akdağ gizli oy kuralını uymadığı hatırlatılınca, mahalle kabadayısı kesilmekten imtina etmiyor “hadi lan suç işliyorum sana mı sorucam” diyor. “Hadi lan” ha!
**
Değişikliklerin oylanma sürecinde CHP ikinci madde oylanırken bile “öneriyi geri çekin” çerçevesinden ilerliyor ama çok açık ki hiç bir işe yaramıyor. Ne yapıp edip “rejimin değiştirilmesine geçit yok” söylemine tam anlamıyla yerleşmek zorundadır. Hala hayır cephesinde yer alarak bir dinamizmi örgütleme çabasına karar vermiş değildir. Gün güçlü bir şekilde “HAYIR” ortaklığını örme ve bir çığ gibi büyütme günüdür. CHP veya merkezi değilse bile milletvekilleri bu eğilimi örgütleyebilmelidir.
HDP bu sürecin her aşamasına hayır rengini vermekten geri durmamalıdır. CHP’ye yaptığı ortaklaşma çağrıları sürmelidir.
12 Eylül’den önce ve sonra bir çıkış yolu bulmak için bir saniye bile vazgeçmeyenlerin ülkesiyiz. Bir yol bulunmuş ki 7 Haziranlar’ı görebildik. Yine bir yol bulacağız.