Roboski kararı hükümetin katliam serbesttir tavrını açıkça ortaya seriyor.
Bölgenin yıllardır yapılan işi olan kaçakçılık, tüm devlet birimlerinin bildiği bir şey. Sınırdan geçerek geçimini sağlayan 34 Kürt köylüsünün üzerine düşünülerek, planlanarak, programlı ve kararda da yazdığı gibi Genel Kurmay ile bizzat görüşülerek bomba yağdırılmıştır.
Yıllardır yaptığı işi yapan, yıllardır gittikleri yollardan geçen, kendini savunacak koca teknolojik uçaklar karşısında hiçbir şeyi olmayan çoğu çocuk yaşta 34 Kürt kardeşimiz açık açık hedeflenerek bombalanmıştır. Bedenlerinin ne hale geleceği göz önüne koyula koyula tetiğe basılmıştır.
Kabul edilemez, üzeri örtülemez, vicdanlar bu kararı defalarca duvardan duvara vurur. İnsanlık ölmedi diyenler sıraya durur. Bunu savunanları tükürüğünde boğar.
Kararda geçen kaçınılmaz hata tarifi yargısız infazlara verilen onayın başka bir tanımlamasıdır diyebiliriz. Görüyoruz ki yolsuzluk patladı, yolun sonuna yaklaştı, AKP paçayı kurtarmak için iyice karanlıklara çekiliyor. Başbakan bu konu Ankara’nın karanlık denizlerinde kaybolmayacak derken karanlık iştahını kabartıyordu.
Katliamlar, yargısız infazlar, gözaltında kaybetmeler, işkenceler, haksız ve hukuksuz olan tüm karanlık adımlar. Cumartesi Anneleri’nin 458 haftadır anlattığı ucu bucağı olmayan zalimlikler.
***
Zira yolsuzluk tartışmalarının sosyal medya tarafında Başbakanlık müşavirlerinden Hamdi Kılıç açıkça “devlet geleneğimizin kendini korumak için tarih boyunca geliştirdiği reflekslerin bir kısmı epey ürpertici” diyerek, AKP olarak hangi hatta girdiklerini açıkça ilan ediyordu. AKP iki yıldır kenarda tuttuğu Roboski meselesini darbecileri aklama yollarında toplumun önüne bu kararla atmıştır.
Yolsuzluk soruşturmasında Bilal Erdoğan’a sıra geldiğinde yüzlerce polis, savcının görev yerleri değişmiş, yer yerinden oynamıştı. Fakat 34 insanın ölümüne hükümet özür bile dilememiştir. Bu manzara neye benziyor gözünüzü kapatınca? Bir de içinizde kabaran öfke.
Elbet Kürtler’in, toplumun buna verecek cevabı vardır. Katliamdan beridir emri verenleri kollayan teşekkürler eden Başbakan’dan da bu beklenirdi. Genel Kurmay’ın Başbakan’a bağlı olduğu bellidir. Zaten karar da “Başbakan’a bağlı olan Genel Kurmay bombalayın emrini verdi ne var bunda?” demek istiyor.
***
Darbecilerle hesaplaşma, Kürtlerle çözüm süreci, Türkiye’de hükümetten bağımsız olarak bir ilerleme ve demokratikleşme süreci yaratmış bulunuyor. AKP’nin hesap edemediği yerlerden biriside budur. Demokratikleşme geriye doğru sarılamaz.
Çağın dışında kalan hükümet kendisine geçmiş yüzyıllardan özel zorbalık yöntemleri geliştirmek istiyor. Kendisi tahtta oturacak 34 insan için ölümlerden ölüm beğenmiş olacak. Herkes korkudan elleri patlarcasına alkış tutacak. Ölenler şehrin meydanına ibretlik olarak koyulacak.
Hukuk neymiş, meclis neymiş, yaşam hakkı da neymiş? BDP savcılık kararı karşısında araştırma komisyonu önerisi getirdi CHP destekledi, AKP’liler nedeniyle reddedildi. Tayyip Erdoğan’a ne yapacağını meclis mi söyleyecek?
Dersim olduysa, Maraş olduysa, Sivas olduysa pekâlâ benim hükümetim döneminde de Roboski olmuştur. Benim neyim eksik diğer katliamcılardan, katliamlar dönemine geri dönülebilir demek istiyor.
Sivas katliamını aklayan, AKP şimdi de Roboski katliamını akladı.
***
Roboski katliamı ve kararı son derece uyum içerisindedir. Dersim denilince, Diyarbakır Cezaevi denilince tarihler ve saatler nasıl duruyorsa Roboski için de duruyor. Tarihler boyunca artık AKP kendini kurtaramayacak.
Ailelerden 12 yaşındaki Züleyha Encü köydeki katliamdan sonra değişen hayatı anlatmış “…evler boyanmıyor çatılar değişmiyor. Her gün misafir geliyor, dua okunuyor, mezarlığa gidiliyor, açıklama yapılıyor. Sürekli eylem ve yürüyüş yapılıyor…”
Hayatlar değişti, AKP istediğini alamaz, alamayacak.