Yeni yıldan bu seneki mücadelenin kattıklarına baktığımızda beklentilerin, hedeflerin büyüdüğünü söyleyebiliriz.
Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği yolsuzluklara karşı Taksim Dayanışması’nın çağrısı ile yapılan, Taksim eylemi asıl tarafın kim olduğunu bir kez daha gösterdi.
Gündemin ilk gününden itibaren sokakları dolduranlar tarihsel olarak bir sorumluluğu üstlendiklerinin farkındalar. Cemaat mi AKP mi konusunu papatya fallarına bırakır gibi beklenemeyeceğini biliyorlar. Bugüne kadar yedi gencecik insanın öldürülmesi ve katillerinin korunmasına devam edildiğinin öfkesini taşıyorlar. Gezi’de yaratılanın devamı için yumurta küfesini sırtında taşıyanlar onlar.
Daha yerleşik, daha sistemli, daha sürekli olan eylem anlayışı hemen ardından metro girişinde saldırıya uğrayan iki gence sahip çıkmak için anında harekete geçebildi.
Vakti yok sokakları tutanların. Soyguncuları durup izlemek, böylece gündemin palazlanması konusu kapanmıştır. Halk duramazken kimsenin durmaya hakkı yok. Eyleme geçmek, Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmek değil çaldığı ekmeklerin birer birer hakkını haykırmak durmaksızın haykırmak için yegâne seçenek.
AKP halkımızın yılbaşında Gezi Parkı’nda bulunmasının politize olmasından bile o kadar korkmaktadır ki, polis parkı kapatarak sabaha kadar nöbet tutmuştur.
***
Tayyip Erdoğan’nın “yetkim olsa HSYK’yı yargılarım” dediğinden beri yeni hamlelerinin yargı üzerine kurulu olacağı ortadaydı. Yargı tamamen hükümete bağlı işleyecek Erdoğan rahat edecek. Vârisleri memleketi rahatça soyup soğana çevirebilecek. Yargı bağımsızlığı da neymiş ki? Padişahlık zamanında böyle şeyler mi vardı?
Cemaatin yargı ve emniyetteki ölçemediği gücünü etkisizleştirebilmek ve elbette aldığı yaranın tüm güçler karşısında öcünü alabilmek.
Referandumla ele geçirmeyi hedeflediği HSYK’yı şimdi hem de Anayasa’yı çiğneyerek sil baştan yeniden düzenliyorlar. Açıklama yapma hakkını elinden alarak yargı bağımsızlığını kökten kaldırıyorlar. Kendisinin özgül ağırlığı için ayaklanan Bülent Arınç’ın açıklamaları korkunç: ne gerek varmış yargı bağımsızlığına son gelişmelerle böyle hayırlı bir yasağa vesile olmuşmuş.
***
AKP cemaat savaşında beddua ve inlerinde buluruz açıklamalarından sonra temenni dolu açıklamalar görüyoruz. Ne yazık, kavga kopmadan önce birbirlerini ağırlayarak götürebilmişler. Herkes kendi alanında uzmanlaştığı için bazı yerlerde zayıf düşüyorlar.
Durmadan arkalarına birilerini almak zorunda kalıyorlar. AKP Yalçın Akdoğan vesilesi ile “orduya kumpas kurdular” diyerek göz dağı vermek istiyor. Cemaat de bir yandan Amerika’yı arkasına alarak içeride de ezici çoğunluğu sağlayabileceği güçler peşinde.
Yerel seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığı, genel seçimlere doğru yürünecek süreçte amansız bir savaşa devam edecekler. Ama sokaktaki halk da aman vermeyecek. Manisa Akhisar’da AKP’nin mitinginde Başbakan’a ayakkabı sallayan ablamız bunu gösterdi. Binlerce kişi Erdoğan’a alkış tutarken o tek başına protesto etti. Beraber yürümedik, yürümeyeceğiz bu yolu dedi. Burada “hırsız var” dedi.
***
Ailelerin, evlatlar için verdiği mücadelenin tarihe geçen ismi Duran Yaşar ile vedalaştık. Gönülleri dakikasında fethederek, her zaman tüm insanlığın iyiliğine, her zaman başarılabilene, başarılacak olana dört elle sarıldı.
Ne mümkün seni gözümüzün önünden ayırmak Duran Abi!