Gerçek bir darbe hesaplaşması için darbeye zemin hazırlayan veya hazırlayabilecek olan gidişatı konuşmakla yükümlüyüz. Linç eden güruhların arkasında durmak, idamı ortaya atmak ateşin altına odun atmaktan başka bir şey değildir. Olabilecek yegane tehlikeyi nereye kadar konuşmayabiliriz?
Darbeyi yapanlarla ilgili AKP’nin bilgisinin ne düzeyde olduğu soru silsilesi olarak devam ediyor. Anlayış olarak veya güncel olarak hazırlığının olduğu belli ama bu kadarını beklemediği nettir.
Haberi erkenden alan Genelkurmay, MİT Müsteşarı tartışmalı bir durumda, o esnada gerilim dolu bir pazarlığın sürdüğü anlaşılıyor. AKP kendisini daha fazla parçalı göstermemek için buradaki perdeyi şimdilik daha fazla kaldırmıyor.
Bildiğimiz klasik bir darbe ortamı ve darbecilerle karşı karşıya değildik. Klasik bir darbe karşıtlığı çizgisinde olamayız. AKP’nin türettiği gibi cemaat tehlikesine takılır kalırsak yanmışız demektir. En genel çerçevede darbe olmadı iyi oldu. Fakat seçim iptal eden, meclisi yok sayan, Anayasa’da neymiş bölümüne geçen bir iktidar varken darbe yapılınca AKP yarabbi şükür bölümüne geçti ve kolları bir başka türlü sıvadı.
Cemaatin en önemli konsantrasyonu kendilerine yapılacak operasyon ve YAŞ’tan bir an önce kurtulmak yönündeydi. Sokakta taraftarın veya kendisine karşı ayaklananların olabileceğini önemsemedi veya hesap bile etmedi. Bu insan kazanmak açısından kafalarda çok büyütülen cemaatin gerçek halini izah eden bir durumdur. Toplumsal taban olmadan kolayca halledebileceğini sandı ama yanıldı, ciddi bir yenilgiyi yaşamış ve bir dönemini kapatmış oldu.
Ülke 7 Haziran’dan beri kan ve karanlıktan gözünü açamıyordu. Aralıksız katliam, savaş, iç savaş uygulamaları peşinde olan, Kürt sorununda çözümsüzlüğü körükleyen hükümetin geçmiş hükümet deneyimleri düşünülünce tökezleyeceği kesindi. AKP’nin istikrardan anladığı 7 Haziran’dan beri halkın tepesinden eksik etmediği bombalar darbeye dönüşerek gelip kendisini de vurdu.
Sur’da Cizre’de diri diri Kürt Halkı’nı yakanlar, taş taş üstünde bırakmayanlar ülkeye darbe yapmaya karar verecek kadar piştiler, o kadar kendilerini güçlü kıldılar. Erdoğan’ın elinden Kürt Halkı’na yaptıkları için ödül alan komutanlar hükümete darbeyi planlayanlar ve uygulayanlar haline geldi.
Kişisel bir husumet veya kötülükten gelen bir özellik değil savaş, katliam, yolsuzluk suçuna batmış bir anlayışın gidişatı hukuk veya bir milim demokrasiye doğru kırması imkansızdır. Bir milim bir ilerleme olsa yasaların ve yargının merceği Erdoğan’a dönecektir. Bu nedenle bugünün rejiminden her seferinde nefret ettiğini ilan eden Erdoğan kafasındaki dine dayalı rejim için mutlak iç savaş denemeleri peşinde olmaya devam edecektir. Neden sokaktaki insana silahlanma çağrısı yapıyorlar?
Daha darbenin bombalarının dumanı tüterken Kısıklı’da yaptığı konuşmada Erdoğan’ın yemeyip içmeyip Topçu Kışlası’nın yapılacağını ilan etmesi anayasal rejime karşı güttüğü davanın kodudur. Gezi insanına öcünü alacağını söylüyor “yıkılmadım ayaktayım sizinle işimi bitireceğim” demesi “bu ülkede hukuk namına bir şey bırakmayacağım” anlamına da gelmektedir. Cemaat nasıl paçayı kurtarmak için gözü karartıp darbe yaptıysa Erdoğan da paçayı kurtarmak için iç savaş çıkarmak ve hukuksuzluğu hakim kılmak zorundadır. Gezi için direnecek olanları yeni darbeciler olarak ilan edecek epeydir dabre için sokağa topladıkları ile çarpışma ortamı yaratacak.
Muhalefet şu ana kadar bu hedefini boşa düşürecek bir konumlanış içerisindedir. Bu nedenle AKP muhalefete övgüler dizmek zorunda kalmıştır. Darbeye tavır almış olan muhalefeti darbeci olarak anlatamadığı bir noktaya gelmiştir.
Meydanlara çıkanlara her seferinde polisle saldıran AKP darbe tehlikesi ile karşılaşınca meydanları açarak kendisini anlatmak durumunda kalmıştır. Her dönemde Gezi’ye, emekçilere, Kürt Halkı’na, solculara kapatılan Taksim meydanı miting yapılır hale gelmiştir.
CHP de Taksim’de bir miting kararı alınca Erdoğan’ın isteğinin tam tersi savaş değil meydanlarda direnilen bir demokrasi atmosferi esme imkanı doğabilmiştir. Bu havaya sahip çıkmak için gerçek demokrasiyi olgunlaştırmak ve muhalefetin tüm kesimlerinin kaynaşmasının yolunu açmak için CHP mitingini önemsemek ve katılmak son derece önemlidir.
AKP darbe sonrasında fırsat bu fırsat derken muhalefet gidişatı izleyemez. Halk birbirine kırdırılmak istenirken meydanlarda Gezi denklemi ile kaynaşmanın her türlü imkanını yakalama peşinde olmak atacağımız biricik adım olacaktır.
Bu demokratik havanın üzerinde durarak Topçu Kışlası üzerinden iç savaş tehdidini boşa düşürmenin ne yapıp edip yollarını bulmak durumundayız. Asıl demokrasi budur.