Yolsuzlukları ortaya saçılan Bakan takımı çok rahat! Fotoğraf karelerinde herkese keyfimiz çok yerinde mesajı yolluyorlar. Memleket yansa küle dönse çok mutlular. Pür kahkaha ve neşe içindeler. Çünkü olayı derinden bağladılar, çok büyük hareketler gelecek, bir de öçleri alındı mı tamam.

Paraları sanki onların çocukları dolandırmadı, sanki halkı soyup soysuzluk yapmadılar. Devletin imkânlarını, çalışanın, emeklinin maaşından kesilen milyonları çalıp daha göremediğimiz milyarları ceplerine sanki onlar indirmedi.

Kemal Sunal filmlerinin en kötülerine benziyorlar. Törenlerde en önlere dizilip "ne güzel soyduk halkı değil mi la?" diye şakalaşıyorlar.

Sakin olalım arkadaşlar bela okumayalım sabırla slogan düşünelim süratle mücadelemize dönelim.

Biz milyonları evde tutmuyoruz. Artık kimse evinde duramıyor. Yolsuzluğa karşı herkes sokaklara döküldü.

Bir törende Muammer Güler bacakları germiş o kadar rahat ve emin oturuyor ki. Tören umurunda değil. Cebinde milyonları duruyor mu tamam, gerisi boş, cepten kuruyemişini çıkarıyor gerinerek yiyor. Yav insanlık hali.
Günlerdir her köşede konuşulan rezilliklerini, ayıplanmayı, kınamayı, tepkiyi büyüten, sokağa dökülen toplumu hiç mi ama hiç hesaba katmıyorlar. Ne kadar rezil olurlarsa o kadar iyi. Onlara göre çareler çok. Yolsuzluk yapanlara bugüne kadar ne olmuş ki de bunlara olacakmış.

Kadıköy'de Kent Mitingi'nde binlerce insan toplandı yolsuzluğa karşı ayaklanma günlerini topluyor. Yine hesaba katmıyorlar. Katacak kafada değiller. Öyle bir alışmışlar ve sırtları öyle bir sıvazlanmış ki. Bildikleri bir iki şey var, arkanda adamın mı (Başbakan) var, parayı cebe doldur, konuşanı sustur, rüşveti dağıt yandaşı çoğalt.

Dünya sizin gibi kaç tanesini gördü de aman vermedi.

Onların çok büyük teorisyenleri de var. Tabi ki hırsızlık yapılabilir konusuna açıklık getirmek için uzun uzun anlatıyorlar. Televizyonları hükümet onlara bahşetmiş.
Nagehan Alçı “keşke bakanların aldığı rüşvet minimuma inse” temennisinde bulunuyor, Yiğit Bulut da açık açık “insanlık hali yolsuzluklar olabilir” diye anlatıyor.
***

Sonunda Cumhurbaşkanı'ndan açıklama geldi. Gezi sürecinde olduğu gibi hükümetten kendini ayırdı, “yolsuzluk varsa üstü örtülmemeli” dedi. Yok paralel devletti yok dış mihraklardı yok haber neden verilmedi konusuna hiç girmedi.

Cemaatle yolları hem de çok keskin virajla ayrılan AKP'nin bu rezillik içerisinde de incelen yerlerinden başka kopmalar da olacaktır.

Osmanlı'nın bile gerisine düşen AKP de mal paylaşımında hanedanlık kavgaları da olacaktır. Hırsızların korunduğu, milyonların saçıldığı bir ortamda hırsızın hırsızı olmayı isteyen çok olacaktır.
***
Bir karikatürde savcı Başbakan’ın evinin kapısına geliyor.

-Size yarın operasyona gelecektik de haberiniz olsun.

-İyi oldu haber verdiğiniz evi biraz toparlarız.

Yönetmeliği çıkardılar da hangi usul hangi esas hangi kanuna dayanarak? Yetki var ya hukuksuzluk olmasının hiçbir önemi yok. Taksim’de hala yürüyüşlere Anayasayı çiğneyerek engellemeye devam ediyorlar.

Başbakan’a göre Ali İsmail’i döverek öldüren polis çok iyi, yolsuzluk yapan AKP’lilerin peşinde olan, haber vermeyen polis kötü.
***

Oylarını kaybeden AKP, daha saldırganlaşsa da artık nafile. Bölge ve saltanat hırslarında boğuluyor.

Cemaatin ve Amerika’nın desteğini alarak, CHP’nin sağcılarla el ele vererek iktidarı hedeflemesi Türkiye’nin geçmişine bakınca hiç hayırlı görünmüyor. Kılıçdaroğlu’nun gelmesi ile umulan sosyal demokratlık açılımının tamamen sonuna mı gelmiş olacaklar? Tabi bu CHP’nin de sonu anlamına er ya da geç gelecektir.

Halklar haklarını tırnakları ile kazıyorlar, geri almaya kimse cesaret edemeyecektir.