Gezi’de “Hükümet İstifa” sloganının milyonlarca insan tarafından yüzlerce kez atılması yerini buluyor.
AKP, cemaat kavgasının sonucunda ortaya çıkan yolsuzluklar, yıllardır Gezi’de direnenlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, muhalefetin, Sosyalistler'in, Kürtler’in birçok gelişmede haykırdığı gerçekleri açığa çıkardı.
Çalınan çırpılan, buz dağının görünen kısmı, gündemden kaçırılan ve halının altına süpürülenler açıklanmadı.
AKP’nin ekonomik büyümesi işte buydu. Ayakkabı kutuları ile evlerine indirdikleri paralardı.
Yoksulun sırtından soyan soyana. Birbirlerinin ayağına bastıkça bastıkça nasıl da ortaya saçıldı.
Yok oğluymuş, yok savcı bakanı aramalıymış, yok operasyonu yöneten görevliler rutin işlem görmüş, yok faiz lobisi uğraşıyormuş, Gezi’dekilerin planıymış kim takılıp kalır bunlara?
*
Meclis önünde “açım” diyerek bedenini ateşe veren kardeşimizle aynı gün gündeme gelen bakanların milyon dolar pazarlığı, bize çelişkinin ne kadar yaman olduğunu gösterdi.
Birçok farklı kesimin ortaklaştığı nokta “sonuna kadar gidilsin” oldu. Artık “yesinler birbirini” denemiyor. Çok şey değişti hele de Gezi’den sonra. Susurluk’ta olduğu gibi peşine gitmenin elzem olduğu kabul görüyor.
Yolsuzlukları ile silinecek olan ilk AKP değil.
*
Yolsuzluğu ispatlanan ilk hükümet değilsin ama son bulacaksın! Gezi’de kan dökücü, paraları çalarken kan emicisin!
Muammer Güler Gezi’de yönettiği polis can alırken trilyonları oğlunun cebine indirip kutulamanın peşindeymiş.
Halk bilmez sanırsınız. Çünkü işinize gelir. Ama yanılırsınız halk bilir ve biriktirir. Yazar aklının köşesine, sizin de defteriniz çok kabarık. Günü gelir Gezi’de milyonlar olur.
Şimdi iyice mağduru oynayın sulu gözlerinizle, suçlarınızın arkası kesilmiyor nafile ağıt.
AKP çatısı altında cemaat ile el ele halka çektirilenlerin ağababası olmuşsunuz.
*
Siz zannediyor musunuz ki bakanları görevden alınca konu kapanacak? Milyon dolarların cebe indirilmesinden, su içmeye bile lafı olan Başbakan’ın nasıl haberi olmuyormuş?
Cerahatınız boğuştukça saçılıyor. Acaba kim, nerede, daha neler çaldı?
Meclise kanunsuzca gelmeyen Sayıştay raporlarını kaç kere temize çektiniz de kirini silemediniz acaba?
İktidarı paylaşanların, işsizliği, işçi ölümlerini, kadın cinayetlerini, ihaleleri, katilleri ve darbecileri aklamalarını, haksız ve hukuksuz tutuklamaları da bugüne kadar paylaştıkça,
Herkes hukuk diye sokaklarda haykırırken tomalarla ve gazlarla saldırarak can alan sonra polisi kahraman ilan edip şimdi taraflı olduğunu söylerken,
Olmayan vicdanınız nasıl sızlasın?
*
Yolsuzluk pazarlığı yaparken paraları alırken evinizde saklarken hükümete sırtını yaslayanlar ne kadar da pişkin ne kadar da cirit atmış.
Marmara AVM’nin 11 işçinin yanarak ölmesine neden olan patronlarına ödül versinler diye çırpınan Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış’ın yakasına yapışacak içi yananları aklınıza yazın.
Hrant’ın, Sivas’ın, Gezi Şehitleri’nin, Roboski’nin katillerini ortaklaşa akladığınızı unuturuz sanmayın.
*
Gezi’de dünyanız tersine döndü. Mücadele büyüdükçe, birbirlerine düşmanlıkları arttı.
Halkımızın dört bir yanda ettiği beddua her yerde önlerine çöreklendi oturdu.
Mehmet Ayvalıtaş’ı öldüren polisi ödüllendiren Tayyip Erdoğan, katili koruyan mahkemelere karşı aramızdan ayrılan annesi Fadime annemizin ahı yeter.