Polis hedef alarak Gever'de (Yüksekova) üç kardeşimizin canına kıydı. Yetmedi hastanede toplananlara polis yığarak, gazla saldırdılar. Hasan Ferit kardeşimizin ölümünden sonra delilleri karartmak isteyenler yine sahnedeydi.
Kahramanlık kaşesini Erdoğan’dan alan polisin sokaktaki hedefli saldırıları can almaya devam ediyor. Ateşkes devam ederken polisler dışındaymış gibi bir mesaj vermek istiyorlar. Hakkını arayan öğrencilere binlerce liralık cezalar yağdıran Erdoğan ağzını açmıyor.
İçişleri Bakanı provakasyon açıklaması yaparken mezarların tahrip edilmesi konusuna bilerek girmiyor. Medeni Yıldırım’ın ölümünden önce karakol yapımına öfkelenen halka ilk kurşunu sıkan, ölüye saygıyı talep eden Gever Halkı’na ilk kurşunu sıkan AKP’nin polisi, elbette ki hesabı verecek.
***
Barış sürecine Kürt Halkı tarihsel ve politik mücadelesi ile kökten bağlılık içerisinde olduğunu yine gösteriyor. Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir’in yakınları diyor ki “Canlarımız gitti ama ne olursa olsun barışı haykırmaya devam edeceğiz. Barış için mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.” Kürt Hareketi’nin yöneticilerinin açıklamaları da bu yönde.
***
AKP’nin Hakkari valisi, Ali İsmail’in ölümünden sonra halkı yanıltmak için “arkadaşları yapmıştır” diyen Eskişehir valisi gibi “teröristler öldürüldü" dedi. Sonra da mahkemede üç kardeşimizin katilini korumaya devam edecekler. Tıpkı Ethem Sarısülük’ün katilini korudukları gibi. Polis-Vali-Mahkeme paketi ile AKP halkları yıldıracağını sanıyor. Bu şekilde zalimlikte kök salmak istiyor.
Cenazeye binlerce insanın sahip çıkması, sokaktaki öfke ile AKP alacağı cevabı aldı. Fırat’ın doğusunda ve batısında Roboski’yi, Medeni’yi unutmayan halklar Gever’de kaybettiğimiz kardeşlerimizi de unutmayacak!
***
Gezi’de kaybeden, Hakkari’de de seçimlerde kaybedeceği kesin olan AKP, gözden çıkardıklarının canına kast edeceğini ilan etmek istiyor.
Tarih, direnenlerin kazanacağını, istediği yere varamayacağını Ortaçağ’daki meydanlardaki cezalandırmalara özenen AKP’nin kafasına kazıyacak.
Türkiye’de Kürtler olmadan barış olamayacağını AKP kabul etmek zorunda kaldı. Batıda da müzakere süreci Kürt sorununa yaklaşım konusunda bir ilerleme katetti. Çözüm süreci ile ölüm haberinin gelmemesine artık çok fazla insan bağlı. İşte AKP’yi köşeye sıkıştıran ve kaybettirecek olan, barışı kalıcılaştıracak olan da bu bağlılıktır.
***
Güney Afrika’daki ırkçılığı yenen Nelson Mandela’ya herkes büyük hayranlıklarını dile getiriyor. Türkiye’de Kürtler’e yıllarca bölücü diyerek karalamak isteyenler gibi ona da yıllarca bir karalama kampanyası yürütmüşlerdi. Özellikle töreninde toplanan, bir çok ülkeye faşizm taşıyan ABD, Fransa gibi ülkeler ve devlet adamları devlet adamları (Obama, Sarkozy). Mandela halkını ırkçılardan kurtarmak için barış mücadelesinde yolları tıkandığında silahlı mücadele yürütürken bu emperyalist ülkeler tarafından terörist ve komünist ilan edilmişti. Daha sonra barış ödülü vermek için sıraya giren bu ülkeler şimdi de cenazesinde toplanıyorlar. Kenan Evren’e de verilen Atatürk Barış Ödülü’nü kabul etmeyen Mandela Kürtler’e yapılan zalimliğe tavır alıp Özal Hükümeti’ne ders vermişti.
Ve demişti ki; “özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter.”
Özgürlüğü için, ruhunu satanlara inat, yıllardır kararlı mücadelesinden vazgeçmeyen gökyüzü kadar kıymetli Kürt Halkı ve Mandela’ya saygılar.