Atanan başbakan ile diktatörlüğe bir adım daha atıldı. AKP’lilere göre Davutoğlu ile Erdoğan’ın yaşadığı denge sorunu “yüksek profilli” Binali Yıldırım ile yaşanmayacak. Asıl herkesin ve AKP’lilerin bildiği saray, yanına ha özel kalem müdürü almış ha Yıldırım’ı atamış.

Binali Yıldırım’ın aklı ve bilimi aşağılayan korkunç tonlamalı şakalarına aynı tonlama ile gülenler asıl kendi acı sonlarına gülsünler.

Neye bağlılar ki uzun yaşayacaklar? Dava, parti gibi uzun zaman ayakta kalabildikleri mefhumların üzerinde tepiniyorlar. Baksanıza Arınç’ın düştüğü duruma,  giden değerlerine, dava tarihine de fena halde yanıyor. Kabataş yalancılarından Elif Çakır bile bu düzeye şaşırıyor. Öyle yırtış yırtış olma hali ki mecliste oylama yapılırken geçen hafta başbakanımız dedikleri kişiyi resmen paspas muamelesi yapıyorlar.

***

Kullan at güruhudur artık hepsi, ben seçileyim diye birbirlerinin paçalarından saçlarından çekerek yaşamaya mahkumlar. “Reislerinin” gözüne girmek için Binali Yıldırım gibi birbirleri hakkında her an imza toplayabilirler. Birbirlerinden bile öyle korkuyorlar ki, gizli oylamayı gizli yapamıyorlar, sağcılarda gelenek olmuş, açık oylamaya çeviriyorlar. İkbal ve para meraklılarına duyurulur son sahnelerden birisi de budur.

Saray, muhalefet ile arasındaki tüm engelleri birer birer kaldırdı. Mesela akademisyenleri parçala dediğinde durup düşünen biri olmayacak. İyi ya biz de bunu diyorduk; tek ve ortak bir hedef var karşımızda, dikkati dağıtmaya gerek yok, Erdoğan’a karşı ne yapacağımızı konuşalım. Tablo daha fazla ortaya çıktı ikircikli olunabilecek aşamaları fersah fersah geçtik.

***

Bu saatten sonra ne tür bir aşamada ve düzeyde olursak olalım dokunulmazlıkların kaldırılmasına daha güçlü hayır demek, dedirtmek gerekiyor. Referandum söz konusu olursa HDP üzerinden Kürt Halkı’na saldırılar büyüyecek, iç savaş ortamı dört bir yanı saracak. Yaşadığımız zamanlara böyle geldiler başka yolları da bildikleri de yok. Kan akarken, cenazeler toplu halde kalkarken kenarda halkın her seferinde AKP’ye mecbur kalmasını bekleyecekler.

Yeter ki oylama sonuçlanana kadar veya sonrasında halka çaresiz olmadığımızı, bir seçenek olduğunu ortaya koyabilelim. Emin olun bunun emaresi bile çok büyük ilerlemeleri sağlayabilir.  

***

Karşımızda bırakınız dokunulmazlıkları milletvekillerini vatandaşlıktan men etmeyi öneren danışman bozuntuları var, gazetecileri çocuklarından men etme kararları aldırmadılar mı? Bunlar, izlerken ve sonrasında zor dayanabildiğiniz, Pasolini’nin Salo ya da Sodom’un 120 Günü filmindeki insanlıktan nasibini almamış türlere döndüler. Her seferinde güç ellerinde dönüp durdukça “yok yok şunu da yapalım” şeklinde gözleri ve dünyaları kararıyor.

Milyonlarca insanın oy verdiği vekillere dokunmayı vatandaşlıktan çıkarmayı ağzına alanlar öyle pişman olacaklar ki. Gezi’deki ağaçlara dokundukları gibi dokundukları anda halkın tokadı ile çarpılıp kalacaklar, haberleri yok.

***

Muhalefet boş durmadı, yol kat etti. Renkler ve hava karardıkça ortaya attıkları “terör” dedikleri lafının arkasında ne olduğu görülüyor. Bu lafla laikliği, cumhuriyeti, demokrasiyi yok etmek istedikleri açıkça ortaya çıkıyor.

Bıçağın kemiğe dayandığını Kılıçdaroğlu’nun “kan dökülür” tepkisinden anlayabiliriz. Eski CHP ve HDP’li vekiller tavırlarını Diyalog Grubu ile ortaya koydular, akabinde Rıza Türmen son dönem herkesin referansı haline gelen yazıyı yazdı, “Bir Demokrasi Cephesine Gereksinim var”.

Mücadele cephesinde uzun zamandır gündeme gelen, farklı platformların varlığı ile süren, merkezi ve birleşik bir çözüm önerisi ile her tarafa seslendi ve sade anlaşılır bir formül ile noktayı koydu. Ardından muhalefetin bir etkileşim içerisinde el artırdığı bir durum oldu, CHP’nin evet açıklamasına rağmen vekillerin çoğu mecliste hayır oyu kullandı.

***

Rıza Türmen’in yazıyı yazması muhalefetin önemli, düşünülmüş, politik olarak önemli hamlelerinden biri olmuştur, asla yabana atılamaz. Hatırlayalım; HDP’nin çok doğru bir şekilde ürettiği siyasetlerden biri olarak muhalefetin gücünü ortaklaştırmak üzere Cumhurbaşkanı adaylığı teklif ettiği bir isimdir. Selin Sayek Böke Demokrasi Cephesi ile ilgili açıklama yapmış, Ertuğrul Kürkçü “hazırız” yanıtını vermiş süreç birbirine çarpan atomlar halini almış ve meclisteki hayır oylarında somut olarak birleşilmiştir. Son tur oylamasında bu olumlu etkinin sürmesi gerektiği iddiasını sonuna kadar savunmak bile sonucu sonuç sonrası gelişmeleri ciddi anlamda etkileyecektir.

Buradan baktığımız anda çok açık, güçlü bir domino etkisine sahip olduğumuzu görebiliriz. Somut elle tutulur suyun akışını değiştiren bir etki. Devam etmesi ile düşen taşlar artacak hızlanacak ve büyük görüntü çıkabilecek. Görüntümüz, Türmen’in dediği gibi “Güç dengesi değişmeli, AKP hegemonyasını yıkılmalı, kurultay solun ve ezilenlerin tüm kesimlerini kucaklamalı ve sonuç demokrasiyi inşa etmek olmalıdır.”

Bu dalı ya tutacağız ya tutacağız.