AKP’nin Başbakan’ı da valisi de her yerde yuhalanmaktan kurtulamıyor.

Sesimize ses katan dünya, bizim büyük farklılığımızı ortaya koyuyor.

Finlandiya topraklarında bile Her Yer Taksim Her Yer Direniş!

***

Valinin ağızlara bile alınamayan hakareti karşısında Başbakan son sözü etti; “yedirtmem” dedi.

Valilerinin hepsine mesaj “yürü ya kullarım”.

Kendilerini ahlâk zabıtası ilan edip, öğrencilerin evlerine baskın yapmayı planlayanlara bakın.

Vali sokağa adım atıp, halkın arasına ilk karıştığı anda; halk protesto etti, ağzı gözü dağıldı.

***

Muhafazakârlık tanımlaması bile yapılamayan bir yobazlık gidişatı.

Canına susamadı AKP. Birkaç açıdan sıkışmış olduğu köşelerden kurtulma yollarını arıyor.

Daha baskıcı, daha acımasız, yobaz bir çizgide çözüm buluyor.

Sabitlediğini düşündüğü kesimi itiraz edenlere karşı uçları sivrileşen bir yere doğru çekmek istiyor.

Tehdit, baskı, şantaj araçlarını ve kullanımını olabildiğince arttırmayı amaçlıyor.

Polis şiddeti ile öldürme yöntemini kullandıysa, yobazlık sığındığı bir başka karanlık oluyor.

***

Dalga dalga tepki büyürken gözden kaçırdığını sandığı kararlara imza atmış oluyor.

12 Eylül YÖK Yasası’ndan da ileri giden, üniversiteleri neredeyse cezaevlerine çevirecek yönetmeliği bu süreçte çıkardı.

Gençlerden cevaplarını illâki alacaklar. Bu fasıl yönetmelikle kapanmaz. Artık Gezi Direnişi ile birleşen, büyüyen bir gençlik var.

***

Bülent Arınç bu etapta kendini ayırdı. Böyle bir yetkinin ve düşüncenin olmadığını savunmak istedi.

Öğrenci evlerine saldıran Başbakanı eleştirdiği için çok dikkat çekti.

Gezi’de polisler saldırırken özür diledi, Başbakan “üç çocuk doğurun” derken de katılmıyorum dedi.

Başta muhalefet partisi liderinden destek gördü. Fakat CHP pek çok demokrasi konusunda topu AKP’ye kaptırdığı için bir ileri iki geri durumunda.

***

Elbette hele de Gezi Direnişi ile AKP’nin daha fazla çatırdamasını, tamamen susmasını isteyen çok büyük bir kesim var.

Tutamadığımız, aylardır forumlarda, sokaklarda olan “yüzde ellimiz” var.

Bir de “insanlık ölmemiş kardeşim biri de hayır diyor” arayışı ve bu arayışa olan bağlılık var.

Bu çatırdamanın üstüne inşa edilecek çok fazla amacımız ve ellerimiz var.

***

Arınç meselesi üzerinde duranlara çok şaşırıyor ve kızıyor Erdoğan. Herkes AKP’nin bitmesini ayrışmasını istiyormuş. Vah vah!

Sözünden hiç çıkmayan, yekpare bir şekilde durmadan topluma saldıran, talan eden AKP’yi isteyecekmişiz.

Tabi ki toplum çatırdamalarının peşinde olacak.

AKP sadece kendine demokrasi istiyor. Doğal olarak demokrasi parti içinde de yok. Demokrasiye herkesin ihtiyacı olduğu en üst mertebesinde duvara toslayınca açığa çıkıyor.

En güvendikleri oylamada mecliste beklemedikleri fireler çıkınca anlaşılabiliyor.

Demek demokrasi herkese lazımmış.

Bu süreçte elbette sessizleşen ve muhakemeye çekilen sadece Arınç değildir.

***

Tayyip Erdoğan ile birlikte parti içi demokrasinin işlememesi gerekçesi ile Erbakan’dan yollarını ayıran, 11 yıllık hükümetin kurucu öznesi ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın sonu ne olacak?

Gitse Erdoğan’ın işi zor, siyasetini kime cilalattıracak? Cemaat ile nasıl halleşecek?

Kalsa, zor. Arınç güç toplamış olacak bir daha ki sefere resti sertleşecek. Başka isimler cesaretlenecek. O zaman nasıl halleşecek?

***

Artan baskı, yobazlık ve aralarında çelişen hükümet karşısında muhalefetin, Gezi’nin, forumların, kadınların, gençlerin, liselilerin yüklenmesinin tam zamanıdır.

Öğrencilerimizden ellerini çekene, vali ve hükümet istifa edene kadar.