Beşiktaş takımının stadyumu Vodafone Arena’nın açılışı taraftarsız yapıldı. Çünkü Beşiktaş taraftarının, Çarşı grubunun tavrından korktular. Hatta ve hatta Beşiktaş’ta yaşayan insanlardan korktular. Sinir oluyorlar erkekli kadınlı maça giden modern yaşamını sürdüren insanlara.

İşin başındakiler insanın dimağını çürütecek tarzda Erdoğan’a bağlılığını sergiledi. Beşiktaş başkanı olarak anılan ama başkanlığı saraya teslim etmiş Fikret Orman, hayatı boyunca sanki sadece yağla beslenmiş. Spor, futbol, koca stadyum hakkında tek kelime etmeden, sayanlar söylüyor 10 dakikalık konuşmasında 38 kere Erdoğan’a teşekkür etmiş. Gül cemaline değil bahsi çok geçen trilyonlara tabi ki. Allah ıslah etsin. 
 
***
Bu arada spor yorumcuları Beleştepe’nin kapatıldığını hatırlatıyor. Maçın parasını bulup giremeyenler, futbol tutkusundan vazgeçemeyenler için bedava izleme imkanı veren stadyumun hemen yanında yüksekte kalan tepe. AKP’ye ne kadar ters “ne demek maçı bedava izlemek, fakir fukaranın futbolla sporla ne işi olur”. Orada varsa üç beş kişi izlemesin diye çalışmış çırpınmış, mimarları yönlendirmişler ve stadyumun üzerini kapatmışlar. Bu kadar ayrımcı bu kadar doymak bilmezler işte. Böylece ne stadyuma girme imkanı bulan seyirci açık alanda izleyebilecek ne de bilet alamayanın ucundan da izleme imkanı olabilecek. Buna Cumhurbaşkanı, Vodafone, Fikret Orman pek mutlu pek. 
 
***
Taraftarsız açılan stadyum, Erdoğan’ın hayalindeki ülke gibi. Sarayından görülmesi nerdeyse imkansız, kilometrelerce öteden insanları selamlarken ünlü bir karesi daha vardı ya bunun bayağı bir ötesinde durum. Bir o ve ona tapanlardan oluşan bir ülke. Bu ülkede Fikret Orman, Alman kanalı anonsu yapan şahsiyet, savcı Bharara’nın Gezi’de parmağı olduğunu söyleyebilen yazarları diye giden kendi listesi olsun başka kimseye gerek yok. Vatandaşlıktan çıkarma, yeni terör tanımı hikayesinin aslı astarı işte budur. Kemal Sunal olsa filmlerinde bu tiplemeleri ne işlerdi. 
 
***
Beşiktaş insanına, taraftarlara, Çarşı grubuna saldırının CHP’yi linç etme girişiminden sonra gelmesi de bir tesadüf değildir. Adım adım yaşayan her hücreye saldırmayı deneyecekler. Ve izleyecekler ne diyorlar diye. O zaman bilelim, anlaşalım ve çok geç değilken el birliği ile sarayın her adımını püskürtelim. 
Her şeyi ile belgelenmiş yalanlamadıkları Ensar Vakfı’ndaki 45 çocuğa yapılan cinsel istismara itiraz eden CHP’ye etmediklerini bırakmadılar. Bu süreç “HDP’ye edeceğimizi ettik ses yok şimdi de ana muhalefeti bitirmeliyiz” faşizminin ta kendisidir. Tam bir kumpasçı sürüsü, vakıf ve sistematik bir şekilde tecavüzler ortalığa saçılıyor, bir tanesini lanetlemiyorlar, tutuklanmalarını, meclis soruşturmasını engelliyorlar, yine suçlu olan CHP oluyor. “Ana muhalefet de susarsa tamamdır” diye düşünecek kadar kendilerine bir aralık görebildiler. Cizre Halkı’na yapılanlara karşı batıda güçlü bir itirazın yükselmemesi süreci buralara kadar getirebildi.
 
***
Sıra taraftara gelince eli hiç düşürmüyorlar. Ey “siyaset başka spor başka” diyenler siz kendinizi kandırırken bakın AKP ne siyaset yapıyor. Şamil Tayyar açıklamış “Çarşı hem PKK hem darbeci hem de şerefsiz”. Bu AKP’nin IŞİD bomba atıp insanları katlettiğinde ilan ettiği kokteyl örgüt tanımlamasının Çarşı’ya uyarlanmış versiyonudur. Kendisi ve IŞİD suçlu görülmesin, fırsat bu fırsat herkesi bu torbaya atsın.
Bunu bir meslek odasına gitseniz oradaki AKP’lilerin veya yandaşlarının kudurmuş bir şekilde aynısını yaptıklarını göreceksiniz. Yani yeni terör tanımı; AKP’ye pek tabi ki esasen Erdoğan’a  oy vermeyen herkes.
 
***
Hepsi ama hepsi toplumu yanıltarak, bastırarak, saldırarak, tutuklayarak, katlederek Erdoğan’ın istediği dine dayalı diktatörlüğü getirmek içindir. Bunu herkes kabul etse en çok ezilen, yerinden yurdundan edilen, diri diri yakılan Cizre Halkı kabul etmeyecektir. 
Referandum yaklaştıkça MHP ile el ele geri kalan muhalefeti dokunulmazlıkla elde edecekleri fırsatla susturmak isteyecekler. Geriye kalan muhalefet öyle veya böyle yan yana düşecektir.
Ana muhalefete bile yalanla dolanla saldırma aralığı görüyorsa, ana muhalefet de tüm muhalif kesimlerle başta HDP ile bir araya gelme aralığını görebilmelidir. Şu anda topluma anlatılabilecek en meşru, en doğru, en alkış alacak tutum bu olacaktır. Toplumu tarihsel ayrımların kalkmasına ikna edecek olan da budur. İç savaşın önüne geçebilecek olan da budur.