Ethem Sarısülük Davası’na (sanık) katil polis Ahmet Şahbaz getirilmedi. Kenan Evren yargılamasındaki gibi korunarak, kollanarak uydurma bir yargı süreci ile kapatılmak isteniyor.
Başbakan Gezi'de altı genci öldüren polisi kahraman ilan ettiği için Adalet Bakanlığı’nın mahkemesi de beklenen süreci işletiyor. Mahkemenin Başbakan’dan ayrı düşecek imkânı olabilir mi? Yargının bağımsızlığı lafını artık AKP’liler bile kullanmıyor. Mahkemeler AKP’nin bir parti organı gibi çalışıyor.
Toplumun vicdanı, Ethem Sarısülük'ü “biricik evladı” ilan ederken, Başbakan elindeki polis gücünü kışkırtmaktan başka çare bulamıyor. Her yerde her açıklamada saldırı emri veriyor. Bu polis ODTÜ’deki gençleri ateşe atarak yakıyor, elinde fidanlarla YÖK’ü yıkmak isteyen GENÇ-DER’e saldırıyor, yerlerde sürüklüyor.
İşkence, gözaltında kaybetme ile mücadele ettiğini söyleyen AKP, kendine ait sokakta işkence ve katletme yöntemleri edinmek istiyor. Mehmet Ağar da operasyonları ile övünüyordu, Başbakan da övünmeye devam etsin, sonunu hep beraber göreceğiz.
Her şeyi videoda açık seçik izleyen topluma devlet artık 12 Eylül dönemindeki yalanlarını atamıyor. Toplum artık her yere yerleştirilen kameralardan Ethem'in katillerini açıkça görüyor, izliyor. Polis bir kamerayı iptal etse, kayıtları yok etse bile engelleyemiyor. Vicdanlar katilleri derhal mahkûm ediyor. Devlet kendi suçunu öyle ya da böyle belgeliyor. Topluma artık "eli kanlı silahlı terörist çatışmada öldürüldü" karalamasını, yalanını atamıyorlar.
Katilin mahkemeye perukla gelerek, gelmesi mahkemece düzenlenerek saklanabileceğini düşünmeleri nasıl büyük bir acizlik, insan hayrete düşüyor. İşte devletin encamı bu!
Binlerce insan Türkiye’nin dört bir köşesinden Ethem ve tüm Gezi Şehitleri’ni haykırdıkça istediği deliğe girsin huzur, haysiyet artık onlara haram.
Mahkemeden son aşamaya kadar gerçek yargılama hakkımızı talep edeceğiz, aklamaya çalışanları her seferinde açığa çıkarmak ve rezil etmek için.
Bir gün hepimiz için işleyen gerçek adalet mekanizmasına kavuşmak için.
Evlatlarımıza bir daha el uzatamamaları için.
Ethem’lerin aramızda kalması için.
Hiç gitmediği Gezi Parkı’nı yıktırmamak, hepimiz adına bizi savunmaya devam etmesi için.
O hepimizi savundu biz de sonuna kadar onu savunacağız.
Taksim Dayanışması’nın çağrısı ile binlerce insan illerinden Ankara'daki mahkeme önünü ve salonunu doldurarak bu düzeni yerle bir etti. Forumlar bir kez daha Gezi Şehidi’ne sahip çıktı.
Mesnetsiz bir gerekçe ile kapalı yapılmak istenen duruşma, hâkimin görüşü beklenmeden yüzlerce insanın salonu tıklım tıklım doldurmasıyla boşa düştü.
Mahkeme katili duruşmalara getirmeyeceğini açıkladığı dakikalarda polis, büyük bir korku ve şiddetle mahkemeden çıkacakları bekleyenlere saldırdı.
Çünkü Ethem’in ailesinin öfkesi ile mahkeme önünde toplananların öfkesi buluşacaktı. Bir kez daha bu öfke sele dönüşecekti. Saldırdılar da ne oldu? Rezil olduklarıyla, yine nefret topladıklarıyla kaldılar. Binlerce insan bu saldırıyı da bir kenara yazdı, içleri bir kez daha hınçla doldu. Bundan sonrasını düşünmeye ve planlamaya başladı.
20 Kasım'da Eskişehir’de Ali İsmail duruşması var, forumlar ve şehirler şimdiden hazırlanıyor, şimdi düşünün durun bakalım ne yapabileceksiniz? Ethem’in öbür duruşmasında ne yapabileceksiniz? Mehmet’in, Abdullah’ın, Medeni’nin, Ahmet’in, Hasan Ferit’in duruşmalarında ne yapabileceksiniz?