Can Dündar ve Erdem Gül Davası'ndaki gelişmelerle ülke resmini görüp sonuca dair bir tahmin de bulunabiliriz.
Aynı günlerde IŞİD'cileri toplu şekilde tahliye edip, gazetecileri tutuklamaya çalışanların kendileri gibi sonları da karanlık görünüyor. Her gün daha kötü daha kanlı günleri reva görenlerin bozuk düzeni her an bozulup tarumar olabilir.
Davanın esası AKP'nin MİT ile birlikte cihatçılara bir tır dolu silah yollamasına, jandarma tarafından yakalanmasına bunun da Cumhuriyet ve Can Dündar tarafından belgeleriyle haberleştirmelerine dayanıyor.
Aslında olay ortaya çıkalı haberleştireli ve defalarca konuşalı çok oluyor. Susturabildiklerini susturdular, görevden aldıklarını aldılar. Hatta yakın zamanda Rusyada bir belge yayınlayarak AKP’nin cihatçılara yardım konusuna taraf oldu. Bu türden taraf olmalar şişede durduğu gibi durmayacaktır. Çok güncel gelişme olan Rıza Sarraf konusunda olduğu gibi ipin ucunun bir yerde yakalanabileceği de ortadadır, olaylar ve isimler bir çırpıda çorap söküğü gibi gidebilecektir.
TIR hadisesi ne zaman ki güvenilir bir gazeteci tarafından haberleştirildi, haberin arkasında duruldu,topluma mal oldu, o zaman ayaklarına dolandı.Cumhurbaşkanı,ona bağlı hareket eden siyasileşmiş hukuk birimleri, işi dur durak bilmeyen Anayasa Mahkemesi’ne rest çekme derekesine kadar vardırdılar. Toplum bir şehri yok edecek bir tır dolusu silah ve mühimmatı öğrenmişti allah bilir kaç TIR vardı ki büyük bir telaş alıp yürümüştü. Başından beri konuya müdahil olduğundan ve çapı korkunç olduğundan olacak kimalum zat “Bunun için her yeri herkesi yakarım, kendim ettim kendim ilgilenirim” demek istedi.
Hiç ABD ilişkilerine bile aldırmadan konsolosları bile davayı izlemeye gittikleri için azarlamaktan geri durmadı. Sarraf ABD elinde iken konsolosa “Siz kimsiniz de mahkemeye gidersiniz?” diyorsa ya sağlam bir pazarlığı vardır ya da elden ayaktan kesilmiş bir vaziyete geldiler de geçiyor.
Zaten kamu yararının, halkın haber alma hakkının sonuna kadar arkasında durmuş olan Can Dündar ve Cumhuriyet ekibi öyle dehşete düşmüşler ki manşeti “Devletin bittiği an” diye özetlemişler. Can Dündar’ın duruşma öncesinde basın ile paylaştıkları savunmasında diyor ki; “Bir devletin polis, jandarma ve istihbaratçıları, silah dolu bir TIR önünde güpegündüz, ortalık yerde, birbirine silah çeker ve çatışmanın eşiğine gelirse, kusura bakmayın, bu, dünya çapında bir skandaldır ve çok büyük bir haberdir. Dünyanın her yerinde gazetecilere sorabilirsiniz. Bu haberi yapmayana gazeteci denmez.
Nitekim biz bu tablonun vahametini “Devletin bittiği an” manşetiyle verdik.”
O kadar ki davayı şahsi bir meseleye, babasının tarla davası meselesine çevirdiler. Hem “devlet sırrı” diye etiketlemişler hem de şahsi etiketi vurarak Cumhurbaşkanı başta dilekçe verdiği gibi davaya müdahil de oldu. Malum “devlet benim” lafını da dolaşıma soktu ya. Akıl alır gibi değil!
Yaptıkları her melanette olduğu gibi üstü örtülebilir sandılar. Ama bir oradan çekiyorlar bir tarafı açılıyor bir buradan çekiyorlar öbür tarafı açılıyor. Tırları yakalayanları ve habercilerini susturduk sandılar Can Dündar çıktı karşılarına. Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklayıp susturduk sandılar Anayasa Mahkemesi çıktı karşılarına. Anayasa Mahkemesi’ni susturduk sandılar mahkeme salonunu terk etmeyen HDP ve CHP vekilleri çıktı karşılarına. Daha mahkeme koridorlarını doldurmuş siyasetçiler, konsoloslar, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler var.
İşte resim açık kaçamayacakları ortadadır. Hiçbir suçtan hiçbir şekilde kaçamayacaklar. İlla ki bu melanetin başını tutanın tutanların biri veya birileri çıkacak karşılarına.
Kendisi açıkladı, herkes Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorunda ama Cumhurbaşkanı değil. Peki neye bağlı neye uyuyor? Bilmiyoruz, her an her şeye bağlı olabilir.
Bu dava bir Türkiye resmidir ve gelinen aşamada, dava halka kapatılınca TIR'ları gibi gizli kapaklı hale sokacaklarını sandılar. HDP ve CHP vekilleri mahkeme salonunu terk etmediler. Baştan aşağı siyasileşmiş davaya karşı siyasi bir direniş, ortak bir direniş sergilediler. Süreci omuzladılar. Buradan bir ders çıkar mı çıkmalıdır illa ki çıkmalıdır.
AKP’yi yenmek istiyorsa CHP kendisine ders çıkarmak zorundadır. HDP çünkü her fırsatta elini uzatmaktadır.Öyle veya böyle CHP vekilleri ile HDP vekilleri omuz omuza Can Dündar ve Erdem Gül’ün bu duruşmada tutuklanmasını engellediler. Sonraki duruşma ve başka kritik duruşmalar kısa zaman sonra gerçekleşecek bu ortak direniş herkesin hayrına sürmek durumundadır.