Suriye’ye saldırı konusunda ülkeler arasında bir karara varıldı. Suriye kimyasal silahları teslim edecek, saldırı olmayacak.  Obama’nın “merak etmeyin küçük olacak” açıklamaları ile ikna edilmeye çalışıldığımız savaş tehlikesi üzerimizden şimdilik geçti. Irak’taki direniş, Amerika’daki ve dünyanın pek çok yerindeki savaş karşıtlığının belirleyici olduğu çok net. Irak’ta ortaya çıkmamış olan kimyasal silah yalanı Amerika’nın tepesinde dolanıyor.
 
Bu sonuca “Suriye zaman kazandı, bu da bir oyun” denilerek memnun olunmadığını görüyoruz. Ne olursa olsun savaş tehlikesinin geriye çekilmesi tüm dünya halkları için iyi bir sonuçtur. Önce buna bakmalıyız. Amerika’nın “tabi ki saldırırım” diyerek ahkâm kesememesi, Bush düşünüldüğünde Obama’nın yumuşak geçiş yapmak zorunda kalması iyidir. Zaman kazanmış olabilir savaşın bazı aktörleri. Siyasetle güç toplayacak, barışı kuracak savaş karşıtı toplumsal güç de zaman kazanmış oldu.
 
AKP bu işe hiç sevinmedi. Tam bu esnada helikopterin sınıra girmesi ile eline fırsat geçti. Haklı nedenle vurmuş ve efelenmiş olabildi. Amerika-Rusya-Suriye ve etrafında kümelenenlerin anlaşmasının neden Türkiye (AKP) dışında kalıyor? O’nun bir imparatorluk hevesi var. Suriye’ye saldırı olduğunda Esad’ı yıkıp kendisine Amerika’dan Fransa’dan sıra gelip, imparatorluğa bir adım atacağını planlamasına da ne diyelim bilemiyorum.
 
AKP uzun süredir Suriye’deki katliamcı muhalefetle ortak etmekte hiçbir sakınca görmüyor. Bunu kürsüden Tayyip Erdoğan’ın böbürlenmesiyle bitmediğini sınırda kaybettiğimiz insanlarımızdan, Reyhanlı’daki katliamın acı sonuçlarından gördük. Düşürülen helikopterden sonra Esad yanlısı siyasetin nasıl bir yanıt vereceğini kestirmek çok güç, helikopteri vurmak doğruydu diyenler buna cevap versin.
 
CHP “gerilimle değil görüşmelerle olur diplomasi” diyerek Mısır, Suriye yollarına düştü. Ama helikopterin düşürülmesini takdir etti. Hani gerilim değil diplomasiydi? Bugüne kadar emperyalist ülkelerin emellerine halklardan yana, tutarlı bir tutum almadığından nasıl güvenelim? Bir de Suriye karşısındaki mezhepçi tutumu eleştiriyorlar. Doğru ve takdir ediyoruz.  O zaman ülkende Kürt halkının anadil hakkını sonuna kadar destekleyeceksin. Ama CHP her seferinde anadile ve çözüm sürecine red oyu kullanıyor.
 
Canını zor kurtarıp Suriye’den Türkiye’ye gelen, çadırlara yerleşen halkı bir sorun olarak gören eğilim çok yanlış. Ne olursa olsun sonuçta sınırdan geçme şansı yakalayarak binlerce insan canını kurtarabilmiş. Keşke daha fazla insan kurtulabilse, imkânlarımız olsa bizler koruyup kollasak.
 
Bizim büyük bir imkânımız var. Gezi Ayaklanması. Savaş çığırtkanları karşısında forumlarla kurulan büyük bir Barış Zinciri var. Çölün ortasındayız sanırken Gezi ile çağlayan bir sel var. Artık herkesin kana kana içebileceği direnişimiz var.
 
Gezi’yi şeytan gibi anlatmak için akla karayı seçen AKP ve çevresi Suriye’deki katliamcı muhalefete nasıl demokrat, nasıl iyimser, nasıl vicdanlı değil mi? Bu hasmane ve çelişik tutum en sonunda Salih Memecan’ın karikatürüne dökülmüş.
 
Yazarımız Cem Kaptanoğlu’nun dediği gibi bugünün AKP’si saçma bir duruma düşmemek için dışlayıcı oluyor. Savaşı isterken, bu dışlayıcı tutumu, sınırda yaşayanlar, Suriye’deki halklar için de sonuçlarına aldırmadan uygulamak istiyor.
 
Kaybettiğinin bir başka köşeden resmi.