12 Eylül Darbesi’nin 33. Yılındayız.
 
Kaybettiğimiz yoldaşlarımızın, önderlerimizin, devrim ve demokrasi mücadelesi verenlerin bayrağı hiçbir zaman yere düşmedi.
 
O gün bugündür hak mücadelesi birçok yönüyle devam ediyor.
 
Onca baskı ve zulme rağmen,
 
Yasalarıyla, kurumlarıyla, ekonomisiyle çöreklenen darbeye rağmen,
 
Dinmiyor!
 
33 yıldan sonra Gezi Direnişi’nde milyonlarca insan tek yürek olup akın akın Taksim’e yürüdü.
 
Günlerce meydanı terk etmedi.
 
Özlenen, arzu edilen günlere kavuştuk.
 
Kudretli insanlık, kudretini yine göstermişti.
 
*
 
Her seferinde gördük ki AKP Hükümeti de bir darbe bekçisi.
 
Sanık sandalyesindeki Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’yı AKP mahkemelerinde aklamaya çabaladılar.
 
Herkesin gönlünü ve vicdanlarını fetheden Berfo Ana, Cumartesi Anneleri’nin feryatlarına rağmen darbecilere devlet büyüğü muamelesi yaptılar.
 
YÖK’ü arkalarına alarak üniversitelerde gençliğe her türlü engeli koymaya çalıştılar.
 
Anayasa’daki basın açıklaması ve yürüyüş yapma hakkını hukuksuz bir şekilde aylardır hem de ölümlere neden olacak acımasızlıkla engellediler.
 
Taksim’de yürüyüş hakkı, Gezi ve birçok yerde ağaçları savunma hakkı, kaybettiklerimizin cenaze törenlerini yapma hakkını engellediler.
 
“Vali buyurdu biz uyguluyoruz” diyerek her yerde her köşede hukuksuz bir şekilde saldırı yapmaya devam ettiler.
 
Mısır’ı darbecileri, Suriye’yi katliamcıları ile eleştirdiler.
 
Bu ülkelerde insanlar topluca katledilirken Türkiye’de insanlar birer birer öldürülmeye başlandı.
 
AKP Hükümeti tarafından üstü kapatılmak isteniyor.
 
*
 
Kararlı eylemler, forumlar, tribünler, konserler böyle devam etmeyeceğini gösteriyor.
 
Memleketin yönetimini böyle bir gaddarlığa bırakmayacak gencecik insanları var.
 
Mehmet, Ethem, Medeni, Abdullah, Ali İsmail, Ahmet’imiz var.
 
Hepsi genç, hepsi bu gaddarlığa karşı amansız.
 
Onlar toprağa değil mücadelenin en ön saflarına ve kazanımların yegâne sahipliğine çoktan kavuştular.
 
Kavuşacağımız güzel günler, önce onlar sayesinde olacak.
 
Hepsi Ahmet olan, öldürmekle bitmeyen daha yüzlercesi var.
 
*
 
Onlar, devlet her seferinde bilmezsin - konuşamazsın muamelesi yaptıkça, bilendiler.
 
Umutları ve öfkeleri çok büyük,
 
Hele de şimdi yaşıtları ve arkadaşları aralarından alınmışken,
 
Değiştirmek için zamanları var, biliyorlar.
 
Yorulmuyor, usanmıyor, küsmüyorlar.
 
Deneme ve düşünme sınırları çok daha geniş,
 
Hızlı koştukları için doğruya çabuk ulaşabiliyorlar.
 
Her an her dakika üretebiliyorlar.
 
En güzel en verimli çağ, gençlik çağındalar.
 
*
 
Gezi ile yetişkinlerle gençler arasındaki mesafe kalktı.
 
Gençliğe inananlar, güvenenler çoğaldı.
 
Hem okuyan, hem çalışan, hem mücadele eden gençler,
 
Örgütlendikçe, meydanlara çıktıkça, siyasete katıldıkça,
 
Toplumun kaderinde bambaşka bir evreye geçiliyor daha net görebiliyoruz.
 
*
 
12 Eylül öncesinde toplumun iyiliği adına mücadele eden gençler,
 
İşkencede, göz altılarda, idamlarda kaybettiklerimiz,
 
Toplumu güzel günlere taşıyacaklardı.
 
Emekçilerin yüzü gülecekti.
 
Bizlere kalan bu güzel amaç şimdi daha da mümkün,
 
Kaybettiği Ahmet Atakan’a günlerdir sahip çıkanların,
 
Gezi Direnişine aylardır sahip çıkanların dirayeti sürekli büyüyor.
 
Polisler çekildi, tomalar tükendi.
 
Direnişin sesi ve nefesi sürekli büyüdü.
 
Ve gürledi!
 
“Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son!”