Hükümet yetkilisi olan AKP'lilerin, başta Tayyip Erdoğan'ın ağzından Gezi düşmüyor. Tüm konuşmalarının hedefinde yer alıyor. Çünkü şu anda karşılarındaki yegâne güç Gezi, Gezi'nin yarattıkları ve yaratacakları olmaya devam ediyor. Onlar konuştukça eylemlerin devamı geliyor. Gezi etkisi 1 Eylül Barış Günü’nde el ele veren insanlarla bir başka mecraya taşındı, her köşede insanlar el ele verdi.

 

*
Başbakan büyük salon konuşmalarından birinde çevre düşmanı ilan edilmesinden duyduğu rahatsızlığı anlatıyor. Yeşile hastaymış. Tamam o zaman, diktiğiniz tüm otel, AVM inşaatlarını yıkın ve yerlerini ağaçlarla doldurun. Yok mümkün değil diyorsanız, o zaman planladığınız tüm AVM inşaatları ve köprü inşaatlarını derhal iptal edin. Üçüncü Köprü için kestiğiniz tüm ağaçları yeniden dikin. Lafla peynir gemisi yürümez. Sizin gemi dalgalarımızda debeleniyor.

 

AKP’nin ranttan, AVM’den vazgeçip yeşili sevmesi mümkün değildir.

 

*
Başbakan’ın belgeselini yapmışlar, çocukluğu bölümünde bile nasıl para biriktirdiğini ve nasıl az parayı çalışıp çırpınıp çoğaltıp bugünlere geldiğini anlatıyor. Yine bir Sakıp Sabancı hikâyesi dinliyoruz aslında. “Çalışınca, akıl edince oluyor, sorun böyle yapmayanlarda, ey vatandaş sen sadece çalış başka da bir şey deme, isteme böylece benim gibi köşeyi dönersin” demek istiyor. Hâlbuki memleketimizde milyonlarca insan çalışmak istese de işsiz kalıyor, asgari ücreti kazanmak için işyerlerinde hayatını kaybediyor. Umurlarında değil ki. Elbette ne Tayyip Erdoğan’ın ne Sabancı’nın bunca mal mülkü kumbarada biriken paralarla olmamıştı. Hiçbir şey yoktan var olmamıştı, vardan da yok olamazdı. Haksız kazanç, haksız rekabet, haksız paylaşım dünyasından koparabildiklerini koparmışlardı ve devam ediyorlar.

 

*
Gri inşaatlar patır patır yükselirken  AKP’nin karşısına her yerde onlarca renge boyanan merdivenler çıktı. Hezimetinin bambaşka, yepyeni bir resmi oldu. İl il, cadde cadde yayılan bu eylem çok şey anlatıyor. Tüm renklerin (farklılıkların) yan yana, sizi yükseğe çıkarmasını, ilerlemesini ifade ediyor. Renklerimizi belli etmenin ne büyük bir ihtiyaç olduğunu ve bunun çok mümkün hale geldiğini anlatıyor. Tek renk, tek düşünce, tek adam, tek millet gibi temel sorunlarımıza derinden bir rest çekiyor.

 

Tribünlerde, konserlerde dolaşan Gezi sloganları gibi her yeri dolaşmaya başladı bile. Duran Adam gibi tarihselleşti bile.

 

Beyoğlu'ndaki merdivenleri ilk işleyen Hüseyin Çelikel abimiz, hem de önce araştırarak, eskiz yaparak "merdivenlerin durumu çok kötü kanalizasyon bile dışarda. Ne yapabilirim diye harekete geçtim." diyor. Kendisi bir adım atınca elbirliği ile ilerletilen bir hale gelmiş.

 

Anlıyoruz ki kanalizasyon için Fındıklı gibi merkezi bir konuma bile kılını kıpırdatıp gelmeyen AKP 'li belediye, merdivenler toplumun renkleri ile işlenince koşa koşa hem de bir gecede gidiyor ve griye boyuyor.

 

Hızla bir eylem olarak, bir fikir olarak tek renk olan her yere taşınan Gökkuşağı Renkleri'ni gören sahiplenen ve yaygınlaştıranların tepkisi sonucunda Ahmet Misbah Demircan ne yaptı? Kadir Topbaş'ın kullandığı paketi kullandı, her şeyden önce halka sorulması gerekirmiş. Tepkiler büyüyünce ve gerçekten onları kestirmeden rezil eden bir duruma dönüşünce bir günde merdiven yine tek renk dışındaki renklerine kavuştu. Merdiven renklendirme eylemine Beyoğlu Belediye Başkanı ve çalışanları da katılmış oldu. İyi de oldu. Çünkü yine AKP merdiveni renkli isteyen toplum karşısında yalnız kaldı.

 

Bizim değerli direnişimiz karşısında siz daha çok yalnız kalacaksınız.