Taraftarlar arasında hep bir kardeşlik olsun, hep centilmenlik içinde bir karşılaşma olsun istenir. İstenmeyen kavgalar olmasın hak eden kazansın istenir. Çok doğru!

Spor ve futbol için toplanan milyonların Gezi Direnişi ile sokaklar da ülkenin geleceği için ayaklanması tribünlerin eskisi gibi olmayacağını göstermişti. “İşte budur” dedik.

Gezi Direnişi’nde Çarşı önderliğinde ayaklanan taraftarlar çok önemli bir misyonu üstlendi.

 

*

Asrın gelmiş geçmiş en önemli taraftarlar arası kaynaşma örneklerinden birini son haftalardaki karşılaşmalarda gördük.

Süper Kupa maçında ezeli rakiplerin Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ortak slogan atması asıl nefesleri kesen dakikalar oldu.

Bir taraftar demiş ki “Fener’in veya Galatasaray’ın kazanması değil hükümetin kaybetmesi önemli”. AKP için çok çok hazin bir durum. Onca engellemeye rağmen.

Sloganlardan korkan protokol apar topar madalyaları bile yanlış takımlara takdim etmiş. Kendi korku kazanlarında boğulma anları.

Önlenemez siyaset toplum spor ve taraftar ilişkisi.

Taksim’de kol kola “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sloganları atan karşı takımlarının kardeşleşmesine şahitlik edebildik.
Sporda kardeşleşme işte bu slogan ile bu kadar kolay ve güzel olabildi.
Hem de defalarca ve birden çok karşılaşmada.
Sporda siyaset yasağı yaygarası ile AKP, bu kardeşliği durdurmak için kolları sıvadı.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç sanki sıkıyönetimi temsil ediyor. Hep yasaklar konusunda insanların düşünmemesi ve konuşmaması konusunda heyecanlı.

Sporda onca skandal ve büyük başarılara imza atan sporcuların zorlukları hiçbir zaman gündeminde değil. Gençliğe ve spora yasak getirme bakanı.

Üniversitelere ve tribünlerdeki sloganları engellemek tek işi. Ama stadyumlara Recep Tayyip Erdoğan ismi konulmasına itirazı yok. Mesela Gezi Direnişçi’lerini vatan haini ilan eden sporcuya AKP’li Bakanlar tarafından korunurken hiç yorum yapmıyor.

 

*
İşte bu seri AKP’li Bakanların, İstanbul Belediye Başkanı’nın durmadan Gezi ile ilgili korkuları ve tehditleri ile devam ediyor.
AKP kaybettiği gücü daha da gaddarlaşarak toplama yolunu seçtiği için çareyi yasa ve yasaklarda  görüyor.

Taraftarların tribünleri inletmesinden Gezi Direnişi nereye ve hangi sonuca varmalı konusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.
AKP'nin ayağını kaydıracak en büyük seçenek Gezi’den yükselen milyonların sesi; “Hükümet İstifa” sloganları.
Bu aslında AKP’nin hummalı seçim çalışmasının da yegâne maddesi. Hiç ana muhalefet partisini ve meclisteki muhalefeti kendine tehlike görüp onlar hakkında siyaset yapmıyor. AKP için ana muhalefet Gezi ve Gezinin devamı. Hep Gezi üzerine konuşuyorlar.

Gezi’nin devamı forumlarda da seçimlere nasıl yürümeliyiz haklı bir tartışma konusu, bu konu muhalefet yapanların hepsini bağlıyor.

 

*
Muhalefet ve en geniş halka desek daha doğru olur.

Gezi Direnişi Gezi Parkı içinde sürerken ilerlemek için çok yerinde bir hedef vardı; AKP’ye oy verenlere nasıl ulaşacağız?
İşte seçimler bu haklı hedefin imkânlarını sunuyor. Sandığa gidecek olan AKP’ye oy verenleri de dâhil ettiğimiz de Gezi’den nasıl bir seçenek sunacağız?

Herkesin bir düşüncesi ve oyu var. Çok kıymetli bu oylar sandıkta hangi siyasete akacak?

Artık Gezi sonrası bir tarihi yaşıyoruz. Taraftarların da aklına yazılan bu.

Geleceğimizi yasaklardan sorumlu bakanlara bırakamayız.