Başbakan'a göre herkesin susması bir tek konuşmasının yolu kolay; polisle olmadı hukuksuz göz altılarla olmadı palalılarla olmadı silahlarla sokağa çıkanı engellerim olur biter, diye düşünüyor.
Erdoğan’ı yıllarını acılar içinde otokrasi ile yönetenlerin pençesinde geçiren Ortadoğu halklarının hükümetlerini devirmesi çok ama çok korkutuyor.
Önce Türkiye’de sonra da o topraklarda her şeyin üstünde tartışmasız hakkım olsun istiyor.
AKP’nin asıl meselesi Mısır halkının da Türkiye halkının da ayaklanmasıdır. Birbirinden feyz almasıdır. Otokratik anlayışları püskürtmesidir. Her ne zaman bu anlayış halkın damarına basarsa her yer yangın yerine dönecek. Artık daha da mümkün hale geldi.
AKP’nin darbe karşıtlığı çıkarı kadar. Mısır'da darbe sonucunda var olacak yönetimle ticaret gereği ilişkiye geçmek AKP hükümeti için hiç sorun olmayacaktır. Nitekim ilk adımı Cumhurbaşkanı atmış bulunuyor.
*
Kitlesel yapılan iftarlar, camideki vicdanlı imam sonucunda Erdoğan’ın istediği kindarlık iflas etti.
Taksim Dayanışması’nın üyelerini, hukuksuz her yolu kullanarak, tamamen uyduruk bir fezleke ile tutuklatmak istedi ama Çağlayan’da toplanan yüzlerce insan büyük bir coşku ile arkadaşlarını aldı ve daha da kenetlenerek çıktı.
Başbakan günlerdir kâbusu olan Gezi Ayaklanması'ndan uyanmak istiyor. Her konuşmasında "Gezi" demeden geçemiyor. Kendini rahatlatmak için "geldiler gittiler" diyor ve aklı sıra noktayı koyuyor. Taksim'de bulunan herkes gaza, gözaltına, palaya rağmen hiç olmadığı kadar caddesine sahip çıkıyor. Toma gölgesinde iftarını yapıyor.
Gerçi geldiğimizi kabul etmesi de önemli bir seviye tabi ki. Evet geldik hem de ne geldik meydanlarımıza.
Bir hareketle daha mesaj gönderdi topluma. Yiğit Bulut'u baş danışmanlığına alması “yok artık” dedirtti. Gündemde flash bir şekilde yerini aldı. Bulut'a göre “Başbakan uzaktan da olsa düşünerek etkileme yöntemi ile (telekinezi) öldürülmek isteniyor.” Eeee? “Herkes onu korumalı herkes onun yanında olmalı.” Memleket sağduyu ve demokrasi peşinde koşarken, bu tezin sahibi Başbakan baş danışmanı.
*
Mısır'da darbe ile gelen yönetim halkın büyük tepkisi karşısında hızla bir düzenleme yapmak ve kendini arka planda tutmak zorunda kaldı. Direniş ve meydanda canı pahasına toplanan kararlı insanlar yeni gelen yönetim için bizim ülkemizde olduğu gibi Mısır'da da kâbusları olmaya devam edecek.
Onca insanını kaybetmiş Mısır ve Türkiye halkı gitmedi gitmeyecek.
Ali’sini, Abdullah’ını kaybeden Antakya halkı gitmediğimizi gösterdi, tomalara geçit vermedi, sokakları polise dar etti. Yaşadıkları acı öfkelerini bileyledi. Katiller yakalanıp ceza alana kadar dinmeyecek.
Milyonların Antakya ile kalbi çarparak Ali’nin yasını tutmaya devam ediyor.
*
Başladığımız yerde değiliz. Damla damla her adımda birikiyor.
Gezi Ayaklanması’nda buluşanların en büyük telaşı kalıcı ve hedefi olan bir noktaya doğru ilerlemek.
En canlı yolu forumlarda karar almak, nasıl bir yöntemle kararlar alabileceğimizi belirlemek.
Meydanlarda buluşarak tüm topluma seslenmeye, kazandıklarımızı kazanacaklarımızı anlatmaya her hafta devam etmek.
Birçok noktada kalbi atan direnişimiz iki ayını doldurmak üzere, çok uzun sürelere gebe demek oluyor. Gözümüz kulağımız birbirimizin üstünde olsun.