Duran adam, tam Gezi büyük bir saldırı sonrası başlarken “işte, hala karşınızdayız” demişti. Bakakalmıştı hükümet ve şaşkın polisleri. Şimdi de forumlar karşısında elleri kolları bağlı ne yapacaklarını bilemez durumdalar.
Gezi Ayaklanması sonucunda her adım kendini seçtiriyor veya itiraz alıyor. Canımızın istediği değil, doğru adımlar uçan kelebeklere benzeyen ellerin onayını alıyor. Duran adam eyleminden sonra forumlar hükümete inecek dalganın çok önemli bir adımı oldu.
Bugüne kadar kendisine sorulmamasının hesabını soran, memleket geleceğinin sorumluları yetişmeye devam ediyor.
*
Gazdan korkmayan halka iyice sinirlenen ceberrutlar, doğrudan isabet ettirerek, insanların gözünü kaybettiren polisi kahraman ilan ederek, ölümlere tek kelam etmeyip sorumlularını yargılamayarak, tıpkı 12 Eylül gibi tutuklamaları sola yönelterek, toplumda ayrışma ve yılgınlık yaratabileceğini düşünerek, daha da kaybediyor.
AKP’nin işi seçimlerdeki hukuksal ve teknik düzenlemelere kalıyor.
Ekonomi ciddi bir sıkıntıya sürükleniyor. Gezi Direnişi’ne faiz lobisi diyerek, defalarca zararlarını açıklayarak, çözemedikleri borçların ve cari açığı yıkacağı yeri arıyor.
Hazırladıkları videoda büyük oyun diyerek kendi küçük oyununu oynamak istiyor. Defalarca müezzin “görmedim” demesine rağmen camide içki içme iftirasına sığınıyor. Gazetelerin televizyonların ipleri ellerinde milyonların gerçekleri öğrenmesini engelliyor.
Sonra Tayyip Erdoğan aynı gençlere kendi çatısı altında fikirlerini açıklamaya davet ediyor.
Gezi Direnişi, hükümeti daha da sarsmaya uykusunu kaçırmaya devam edecek.
*
Çapulcu olmak, öyle ya da böyle sınıfsal ayrımları keskinleştirdi. İş bulmak konusunda geleceğinden umutlu olamayan gençlik bu mücadelede daha da öfkeli bir yerde duruyor. Sadece kısmî bir özgürlük değil bu öfke. Yönetme ve yönetilme çelişkileri ile uğraşmak istiyor. Ne ile kaygısı yükseldikçe yükseliyor.
Devlet Gezi'yi bize yasaklayarak çok büyük hata etti. Her gün, her semtte, her forumda kalabalıklar başına çorap örüyor. Gün geçmiyor ki eylem ve yürüyüş olmasın.
Forumlarda “hükümet istifa” yerini seçim barajı ve adayları başlıklarına bıraktı. Aceleye getirilmeyecek kadar çok bileşenleri olan çok uzun erimli başlıklar. Elbette yolumuzu uzun çizmek açısından olumlu da bakmalıyız.
Her şeyden önce en az AKP kadar siyasete hakkımız olduğunu ve nesnel olarak siyasi mekanizmaları kullanmadan karşısına çıkamayacağımız ortaya çıkıyor.
*
Ne kadar oyu çöpe atarsa atsın ne kadar hazırladığı teknik donanımla seçimlerde kendi lehine düzenlemeler yaparsa yapsın AKP’ye biz sokakta kaybettirdiysek, forumlarda da kaybettirmeye devam edebiliriz.
Geçmişten gelen, her yönü ile hepimizi belirleyen, bir tarihimiz var. Katliamlar yaşanmış, darbeler olmuş, yıllarca tutuklamalar yaşamış bir tarihin evlatlarıyız. Siyaset yapmamakla övünmek başka ne ile açıklanabilir ki?
Biz bir hükümet devirip yerine hükümet koymak isteyenler isek eğer.
*
Forumların kararlı devam etmesi için kolonlar örmeliyiz.
Elbette sabırsız olanlarımız olacak, çabuk yorulabilecekler. Doğrudan demokrasi işlemesini herkes çok sevecek ama hemen şıp diye uygulanacak. Hem de en kısa zamanda ve koşulları tümüyle biz belirleyemiyorken.
Özlediğimiz demokrasi için çok zaman ve çok bir arada durmaya ihtiyaç var.
Ortadoğu ayaklanmaları çıktığında dünyada en isabetli Marksist yorumu getirenlerden biri Tarihin Uyanışı adlı kitabında etraflıca anlatan Fransız düşünür Alain Badiou tam yerine parmak basıyor: “Tarihin uyanışı aynı zamanda fikrin de uyanışı olmak zorundadır.”
Fikirleri zorlamanın, uzun zaman zinde tutmanın işte tam zamanı.
Ve hepimize hareketin iyi öğrencileri olmayı öneriyor.
Devam zorunluluğuna uyan öğrenciler olalım.
Biraz ezberden çıkarak anlayalım, sınavdan geçeceğimize inanalım.