AKP için büyük ayaklanmamız, yasakladığı meydanlarda defalarca mitingler yapmamız çok hazin bir son yarattı.

İşte hep aklımızdan geçen birbirimize sorduğumuz çözüm buydu. Bir ağacı kurtarmaktan başlayıp hep beraber büyük bir ormana dönüşmek. Ve devamlılığını sağlamak.
Hepimiz için Gezi çadırları varken, hükümet ile görüşürken ve saldırıyı nasıl karşılamalıyız diye düşünürken aklıselim bir yönetime, aklıselim bir karara ihtiyacımız olduğu ortaya çıktı.
Taksim Dayanışması’nda birleşmek, temsilcilerin konuşması ve görüşmeler hepimizi çok ilerletti.
Artık daha hazırlıklıyız.
 
*
Mısır ve Tunus ayaklanırken nasıl da umutla kalbimiz kabarmıştı.
Filistin bayraklarını her fırsatta taşıyorduk.
Şimdi Brezilya’da otobüs zammı ile her yerde direnen halk Türkiye bayrakları ile sokakları fethediyor.
Dünyanın dört köşesinden yürüyoruz.
 
*
AKP’nin stoklarında tükenmiş olan gazları, durdurmaya yetmedi.
Hemen akabinde zorlama miting, zorlama karalama, zorlama linç ekipleri, zorlama sloganlarla rezil ve karşılığı bulunmayan yöntemlere geçtiler.
Kanal D haber bülteni direnişin duran adam ve kadınlarla devam ettiğini duyuruyor. Parklardaki forumlarla değerlendirmeler ve planlamalar devam ediyor.
Direnişimiz bitmeyecek, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. 
Bugün dünden artık daha güzel olmaya devam edecek.
 
*
Tayyip Erdoğan'ın %50’si gerilerde kaldı. Seçenekleri azaldı. Daralarak ve genişleyen kalabalığı susturarak çizdi yolunu. Tüm gaddarlığının kaynağı buradan geliyor.
Şimdi hiç tereddüt etmiyor jandarma araçlarını çıkarmaya hatta “TSK ya başvururum” demeye. Halka sokağa çıkma yasağı ilan etmeye.
Kazlıçeşme'ye tarih yazmaya davet etti ama günlerdir sadece halkın yazdığı Gezi Tarihi üzerine konuşabiliyor.
Bu mitingde katılaşan muhafazakâr bir tabana seslendiği kesin.
Hatta BBP, MHP ve SP tabanından medet umduğunu açıkça ifade etti.
Hemen ardından ellerinde sopalarla, polislerin sırtlarını sıvazladığı grupları görmemiz de bir tesadüf değildi.
Şürekâsına bile öfkeliydi, başta farklı konuşan Cumhurbaşkanı şimdi ağzını açamıyor.
Direnişimiz atıl olan tüm AKP kadrolarında soğuk duş etkisi yaratmış. Şimdi daha dinamiklermiş. Ama çok geç.
AKP’nin Lale Devri büyük ayaklanmalarla bitti artık çok geç.
 
*
Hem tüm Gezi Direnişi’ne katılanlara marjinal, hem de memleketin %25 oyuna sahip muhalefet partisine üye olanlar muamelesi yapıyor. Ne şaşkınlık!
Tutuklamalarla yıldırmaya ve direnişin gücünü azaltmaya çalışıyor.
Sert üslûbunun eleştirilmesine karşı Menderes’in kibar olduğu için asıldığını anlatıyor. 
Başbakan’ın üslup dediği sistemi dört insanın canını aldı.
Tüm yakıp yıkmalar, ölen insanlar, yaralanmalar, tutuklamalar, bedeni ağır zarar görenler Başbakan’ın olmadık, olamayacak büyük mağdurluğu içinmiş.
 
*
Genel kabul görmüş olan temsilcileri Başbakan’ın kabul etmesi ve sonucunda “mahkeme kararına riayet edeceğini Topçu Kışlası yapmayacağını halka soracağını” söylemesi de hepimizin elbirliği ile elde ettiği bir adımdı. Bu adımları çoğaltmalıyız.
 
Şimdi Abbasağa, Yoğurtçu ve Maçka Parkları’nda buluşmalarımıza, değerlendirmelerimize devam ediyoruz.
Gezi direnişinde değerlendirmeler, devletin baskısı altında büyük bir hız ile yapılmak zorunda kaldı. Gezi’yi elimizden kaybetmeden, tüm toplumu arkamıza alacak şekilde hızlı bir karar vermeliydik. 
Herkesin tartışmaya katılması ve doğru planlama için zaman geniş olsaydı büyük bir zenginlik olabilecekti. Yine olabilir. 
Çadırların birleştirilmesi için düzenlemeler başlamıştı ki, gazlar yağmaya başladı. 
AKP bizim düzenleme ve bir yönetime kavuşmamızı istemedi.
Sloganlarımız çok insan yetiştirdi, umutlar defalarca yeşerdi.
Gençlik tüm toplumun haklı gururuna ve söz sahibi kesimine dönüştü.
Aldığımız yolu zihinlere kazıyarak, yeni yolları kazarak, dünya aklı ile bir ederek ilerleyeceğiz.
Hatta kaslarımız açılmışken zaman zaman koşabileceğiz.