Devletin özellikle İstanbul'da, hiç bir hukuksal açıklama yapmadan getirdiği Taksim ve yürüyüş yasakları devam ediyor. 
 
Galatasaraylı taraftara izin verip hak arama mücadelesine kapatması AKP'li İçişleri Bakanı'nı zor durumda bıraktı.
 
Bunu biz dile getirince Beşiktaş'ta çoluk çocuk demeden, rastgele silahla havaya ateş ederek, olağanüstü hali yaratmaya devam ettiler.
 
Madem Galatasaraylı taraftarla Anayasa’ya dayanarak eşitlik istendi, Güler onu da halletti. Beşiktaş’ta taraftarlara saldırdılar. 
 
Ne olacak bu devlet eli ile yaratılan ortamın sonu?
 
Hepimiz kabul edelim ki hakkını arayan bir toplum olma yolunda çok ilerledik. 
 
Burada da hakkımızı arayacağız. Neden sokaklarımızı terk edecekmişiz? Neden neredeyse yüzyıllardır yürüdüğümüz yollardan çekilecekmişiz?
 
Devletin bu yasağı, Taksim ve Beşiktaş'ta herkesi gaza boğması devam edemez. 
 
Biber gazı stokları sıfıra dayanır. Uygulanamaz, yasası yapılamaz, ancak İçişleri Bakanı Güler’in 2013 model hassasiyeti olarak kalır. 
 
*
 
Nasıl oluyor da devlet İstanbul'un göbeğinde tam teçhizatlı kolluk, elinde bayrakları haklı talepleri olan halkına böyle saldırırken Reyhanlı sınırını korumuyor?
 
Korumak istiyor mu acaba?
 
Taksim’de Beşiktaş’ta gazla vatandaşa saldırı, sınır boylarında halka sıfır güvenlik.
 
Her zamanki gibi Bakanların çelişkili açıklamaları ne kadar takipçisi olduklarını gösteriyor.
 
Sakin kınama mesajları, kaybettiğimiz canları doğal gördüklerini gösteriyor.
 
Hala gözden geçirilmeyen bir Esad saldırganlığı ve el yordamı ile suçlu tayin etme usulü devam ediyor.
 
Elbette başka bir AKP hassasiyeti, haber alma özgürlüğünü engelleyerek yayın yasağı getiriyor.
 
Bunca ölüm ama bir kıdım sorgulama mantığı yok. Şurada da eksik bıraktık diyen yok.
 
*
 
Dış siyasetteki saldırgan tutumun doğal sonucu idi Reyhanlı'da ölen insanlarımız, yerle bir olan şehir.
 
Şimdi artık savaş yanı başımızda ama bu savaş AKP'nin savaşı. AKP’nin Osmanlı gibi olma savaşı.
 
Amerika kenarda dururken hatta sakin bir şekilde Rusya ile bu işten en zararsız nasıl çekileceğini planlarken Türkiye halkını resmen savaşın içine atıyor.
 
Kendisinin yeni Osmanlıcı planlarını yerden göğe haklı görerek mutlak başarı sağlayacağını, buna Amerika’nında destek vereceğini planlıyor.
 
*
 
Şimdi Erdoğan ziyareti ile Amerika’nın peşinde. 
 
Esad'ı düşürerek ilerlemek istiyor. Saddam’a olanın Esad’a da olacağını düşünebiliyor. Suriye’nin arkasında
Rusya, İran ve Çin’in olduğunu bile hesaba katmıyor.
 
Amerika siyasetinden emin, AKP’nin yeni Osmanlı hedefi hatırına değiştirecek hali yok tabiki. Elbette AKP'nin nasıl bir hırs içerisinde olduğunu görüyor. 
 
İnsanlar ölürken AKP büyük bir soğukkanlılıkla siyasetine devam ediyor. Ve bunu AKP’nin güç olma hedefine sığdırarak açıklamaya çalışıyorlar. İlerleyen tehlikeye ve ölümlere içleri yanmadan.
 
Türkiye'nin Ortadoğu’nun Osmanlısı olma hedefi hepimize ancak büyük felaketler getirir.
 
Amerika Irak’a girerek ekonomisini düzeltebildi mi? Hayır. Şimdi temkinli. Türkiye’de ekonomisini bu şekilde ilerletemez. 
 
*
 
Hele de AKP'nin ayağına basmak istemeyen habercilerin ülkenin sınır boylarını yakın olmasına bağlayarak saldırıyı olağanlaştırması tam bir aymazlık. Bu savaş siyasetinden en ufak bir rahatsızlıkları yok. 
 
*
 
Devran döner elbet, AKP Reyhanlı’da hesap verir elbet.