Devletin 63 kişiden oluşan akil insanlar listesi ile süreci örmeye çalışması birçok değerlendirmeyi ve dikkatle ele almayı gerekli kılıyor.
AKP oyunlarından bir oyun değerlendirmeleri çok kısmi ve genel Türkiye toplumunu kapsamayan bir yere düşüyor.
Elle sayılabilecek sayıda az bir insan toplamı suç olduğunu ilan edip adliyeye kadar gitmiş fakat sonuç alamamış, yankı uyandırmamış bulunuyor.
Vurmak ve öldürmek üzerine MHP’nin ön ayak olmaya çalıştığı iddia, genel olarak topluma seslenmiyor.
Çok fazla gelişmeye gebe bir süreç olduğu kesin. Türkiye hükümetinin bir anda siyah derken beyaz diyerek gözünü karartması, “Abdullah Öcalan ile sonuna kadar görüşürüm” diye ilan etmesi, Türkiye sınırlarını aşan büyük hedeflerin de kokusunu veriyor.
Kürtlerin de pek tabi ki farkında olduğu veya tahmin ettiği gelişmeler karşılıklı veya başka türlü gelişecek ve biz de dünya halkları için gelişen durumlara karşı hamlemizi düşüneceğiz.
İmralı’daki son görüşmeden sonra Selahattin Demirtaş iyi demiş Nuce TV'ye; "AKP devrimci, ilerici bir parti değil. Bize devrimi sunmayacak."
Karşımızdaki sağcı, muhafazakâr ve kapitalist olan siyasi bir anlayış. Hem de büyük oy oranını garantileyerek devam ediyor.
Her türlü hesabı yapıyor ve birçok gelişme ile bu aşikâr.
Geride kalan birçok demokratik siyasal talep var.
Hele de önümüzde seçim ve hele de tekçi, salt Tayyip Erdoğan için hedeflenen başkanlık sistemi hedefi acil planlar arasındayken.
Kapitalizmin krizini Ortadoğu’daki zengin petrol yataklarından ve topraklarından çözme aç gözlülüğü hala güncel iken.
Tüm bu maddeler ışığında, görüşme trafiği ve akil insanlar heyeti iki tarafın da önemsediği, ele alınması gereken, Türkiye genelinde demokratikleşme için önemli bir aşama.
***
Akil insanları AKP hatta Başbakan kendi eli ile özene bezene seçti. Rotasını ve işleyişini belirledi.
Konuşulan ve tartışılan bir ortamı yaratması bakımından Akil İnsan Heyeti önemlidir. Kürtler'in önerdiği isimlerin de içerisinde olması hasebiyle de önemlidir.
Hükümet kendi başına çözemediği gibi Kürtler kendi başına çözemediği gibi elbette akil insanlar da tek başına çözemeyecektir.
Fakat Türkiye'de bu konu pek çok noktada konuşulabilir bir hale gelebilecektir. Hükümeti zorlayan isimler olabilecektir.
Listedeki isim telaşı elbette önemli fakat artık bundan sonra bu heyet nerede, ne yapmaktadır ve nasıl bir etkimiz olabilir diye düşünürsek, öneri ve değerlendirmelerimiz yerini bu aşamada bulma imkânı yakalayabilir. Bu da az buz bir şey değildir.
***
Ne yapmalıyız?
Bölgemizdeki akil insanların çağrılarına yanıt vermeliyiz. Kafamızdaki tüm sorulara ve sorunlara cevap için dile getirmeliyiz.
Akil insanlara akli sorular ve yorumlar getirebiliriz. Bu sürecin Türkiye'de Ortadoğu'da ezilen ve hayatı ile bedel ödeyen halkların kurtulması için işe yaramasını temenni edebiliriz. Talep edebiliriz. Israrcı olabiliriz.
Meclis'te çözüm komisyonu AKP ve BDP’nin oyları ile kuruldu. Meclis'teki komisyonda bile görev almayan MHP ve CHP siyasetini hiçbir çözümden yana olmaması, durmadan nefreti ifade etmesi açısından kınamalıyız.
Sol ve muhalefet için ise şu çok açıktır: Demokratikleşme derdi olanlar, demokratik bir Anayasa yapımında atak olmalılardı, olmadılar. 12 Eylül’ü yargılama platformunda atak olmalılardı, olmadılar. Cumartesi Anneleri mücadelesinde atak olmalılardı, olmadılar.
Hangi moment gelecek de, hangi muhteşem hükümet gelecek de Türkiye’nin demokratikleşmesi için çaba sarf edecek acaba? Bu soruyu da ısrarla tekrarlayabiliriz bu süreçte.