İstanbul'da Esenyurt'da 11 Mart 2012 tarihinde Marmara AVM İnşaatı'nda Bayram Ege Pehlivan, Çetin Coşkun, Seyfettin Topal, Abdurrahman Deniz, Sevdin Özen, İsa Topal, Ahmet Yağal, Barış Kıyak, Hakim Akçam, Fatih Acun ve Ahmet Keskin kardeşlerimizi kaybettik.

 
Tam bir yıl geçmiş oluyor.
 
Bu hafta 5. duruşması gerçekleşti.
 
Sorumlu olarak yargılanan 13 sanık var, 5'i tutuklu fakat işçi yakınlarının taleplerine, avukatların önemli çelişkileri açığa çıkarmasına rağmen Marmara AVM sahipleri tutuklanmadı.
 
Taşeron firma KALDEM yetkilileri, KAYI İnşaat Yetkilileri, Alman ECE Firması- Marmarapark A.Ş. Genel Müdürü tutuklanmalı, başka işçi ölümlerinin önüne geçmek için inşaat yapmasına izin verilmemelidir.
 
AVM sahiplerinin avukatları kaldıkları yer şantiye dışıdır iddiasında bulunacak kadar gözleri dönmüş durumdaydı.
 
Hiçbir işyerinde patron dışında kimse kazanılan para konusunda nasıl pay edileceğine karar veremez. Sorgusuz esaslı bir sorumluluğu vardır. Fakat işçi ölümüne gelince işverene değmemesi için her yol deneniyor.
 
İnşaatta çalışan kararlarda söz sahibi bile olmayan ücretli çalışanlar tutuklu bulunuyor. Kazançta hiçbir hakkı olmayanlar ceza olayına gelince en üst sorumlu yapılıyor.
 
*
 
Yangında kaybettiğimiz Ahmet Yağıl kardeşimizin ailesi davaya dört elle sarılmış durumda, göremeden gittiği evladı şimdiden babasının davasının takipçisi olmuş. Eşi büyük bir dirayetle ve güçle çözüm arıyor. En çok da evladını göremeden gitmesine yanıyor eşinin. Diyor ki "Eşim öleli bir sene oluyor onu katilleri elini kolunu sallayarak geziyor. Babasını 4 aylık çocuğum 4 saniye bile göremedi. Koskoca canlar gitti."
 
Gerçekten koskoca canlar gidiyor. Son demek için kılı kırk yarmak kaçınılmaz görünüyor.
 
Babasının ismi kucakta mahkeme salonlarını bekleyen 4 aylık Ahmet'te yaşıyor.
 
Bir dava mücadelesini büyütmek için pek çok yol var. Ailenin öncülük yapması ve mücadele örgütü ile omuz omuza kılı kır yaparcasına bir dava takibi pek tabi başarılabilir. Davanın genel duyurusu daha güçlü ve bir çok kaynak kullanılarak çoğaltılabilir.
 
Toplum, pek çok davayı ısrarcı takipçisi olduğunda sonuç almayı başarıyor.
 
*
 
Marmara AVM daha ölümlerin hesabını vermemiş jet hızı ile açıldı. Bir süre sonra kapanmayacağı ne malum?
 
Çıkarılan yasa, sorumluluğu ücretli çalışan personele yıkar şekilde işlenmiş.
 
İşçi ölümleri üzerine olan her çalışma değerlendirilerek veriler sağlıklı toplanmalı.
 
İşçi ölümü yaşanan ile ilgili olabilecek tüm önemli verilerin toplanması analizin somutlanmasında çok faydalı olabilir.
 
Bugün işçi ölümü Başbakan sözlerinde "kaderinde varmış, neyse bakalım" gibi geçerse memleket sathında normalleşen bir etki yaratıyor.
 
Devletin başındakilerin hepsi başta işçisine sahip çıkmayanları lanetlemelidir.
 
Yasa derhal işyeri sahiplerini sorumlu tutar şekilde düzenlenmeli.
 
Bu hafta birçok gündemin çakışıyor. İşçi cinayetleri ile mücadele günü olması vesilesi ile Zonguldak Kozlu'da 3 Mart 1992 tarihinde maden faciasında 263 koskoca canları’n da hesabı sorulmalıdır. Davalardan başlayarak işin gidişatını kendimize çevirebiliriz.
 
Eşini, evladını, yakınını işçi ölümünde kaybeden, davasından vazgeçmeyen tüm kadınların şimdiden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.