AKP’nin oy oranları ile ilgili yapılan anketlerde fazla bir değişiklik olmadığı görülüyor.

Buradan ya halka kızılarak ya da AKP’nin tekliği anlatılarak işin içinden sıyrılmaya çalışılıyor.

Karşımızdaki ölmeyen Terminatör değil. Ayrıca ölmek bilmeyen Terminatör karşısında yılmayan dövüşçüler nasıl büyük bir çaba sarf ediyor filmde. Biz niye o dövüşçüler olmayalım? Sebep ne?

Genel siyasi algı tarihsel olarak belli bir seyirde iken bu bize AKP siyasetine mecbur olmadığımızı, yapacak çok fazla şeyimiz olduğunu anlatır.

Fakat Taraf Gazetesi bu konuda belli ki bir kampanya başlatmış. “Ne yapsak da AKP’nin tekliğine ikna etsek?”

Nasıl yapıyor bunu? AKP’nin kötülüğünü önceden söyleyenlere çok kızarak. Yine kendilerinde hiç suç yok. Özrü kabahatinden büyük.

Kendileri çok önemseniyor ve sanki muhatap kabul ediliyormuş gibi; “Biz size dememiş miydik?” denmesine çok içerliyorlar. Hepsi de aynı tornadan çıkmış fikri, kelimelerle oynaya oynaya anlatmaya çabalıyor. Tabii ısıttıkları bir başka konu Kemalizm. O olmasaydı neye sarılırlardı bilemiyorum.

Kemalizmin kötülükleri karşısında haklı değiller miymiş falan filan.

Bunların ne halka ne de devrimcilere kini biter, güçle baş başa kalsalar aslında başka bir şey istemezler.

Güce yaslanmanın AKP Katilleri Affederken Bölümü’ndeki versiyonudur bu versiyon. Liberalizm bile değildir.

***

Leyla Zana’ya destek kampanyasına katılanlardan biri de Belçim Bilgin’miş. Yılmaz Erdoğan’ın eşi, sözüm ona kadına yönelik şiddeti anlatan Kurtuluş Son Durak filminin sanatçısı.

Her gün yaşanan kadın cinayetlerine ve yılmadan süren kadın mücadelesine ağzını açıp bir şey dememeye dikkat eden sanatçı eşi kontenjanından Zana’ya desteklerini açıklıyor.

Bugüne kadar Kürtler’in yaşadıkları acı için her türlü demokratik talebi dile getiren BDP’ye hiç bir destek vermemiş olanlar sıraya girdiler. Ne acı.

Çünkü imza yok, pankartın altında kolektif bir irade beyanı yok. Örgüt beyanına, siyaset beyanına düşmanlık edenlerin hepsi Tayyip Erdoğan ile anlaşırlar.

Ne oldu o görüşmeden beri Kürt Halkı’na ve çözüme?

KCK Davaları’nda skandal hukuksuzluklar devam ediyor, Diyarbakır Mitingi’ne devlet acımasıza saldırıyor. Taş taş üstünde bırakmıyor.

Demirtaş’ın dediği gibi faşizm değil de nedir yaşanan? Faşist katiller serbest bırakılırken.

İşte yine Kürt Sorunu geldi dayandı kapımıza. Ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. Hala mı aynı fikirdeyiz?

Kürt Halkı’nın dediğini dinleyelim demeyecek miyiz?

***

Bir kez daha Alevi Halkı’nın ibadet yeri cami olduğu açıklanıyor. Alevilik İslam dini içerisinde bir oluşummuş. Diyanet İşleri’nden görüş alan hükümet açıklıyor.

Sivas’ın katillerini serbest bırakıp üstüne “hayırlı olsun” diyenlerden nasıl bir açıklama bekliyorduk ki?

Var olan Cemevleri yıkılma tehdidi altındayken, çok yakın zamanda Aleviler’in kapılarına tıpkı 90’larda olduğu gibi çarpı işaretleri koyulurken mücadele elzem görünmektedir.

Maraş’ın, Çorum’un, Sivas’ın katillerine karşı mücadele etmek hala günceldir. Cemevleri’nin ibadet yerleri olduğunun yasalarda kabul edilmesini, zorunlu din derslerinin kalkmasını sağlamak için gerçek bir demokrasi mücadelesine ihtiyaç vardır.

Çok kıymetli bir ağabeyimizin dediği gibi, zamanında Aleviler ve Devrimciler omuz omuza bir mücadele vermişlerdi.

Karşımızdaki düşman dört bir yandan saldırıyor. Dört bir yandan mücadele için yine omuz omuza olmalıyız.