ODTÜ’de gençliğe ve yapılan saldırıyı kınayan öğretim görevlilerine de ağzına geleni söyleyen Başbakan sınırlarda dolaşıyor, en başta gençliğin sabır sınırlarında.
Üniversiteleri ticarethaneye çevirirken, mezun olup işsiz kalırken gençler ağzını açıp baksın istiyorlar.
En çok gençlerden korktuklarını görüyoruz tüm kampüsü gaza boğarken. Gençliğin ufak bir hamlesinin büyük gelişmelerin nüveleri olduğunu bildiklerinden tozu dumana katıyorlar.
Tam da AKP’ce bir yöntemle benim Kürdüm benim Alevim benim öğrencimden sonra “benim kınamam” babında kendi kesimine ODTÜ’lü öğrencileri kınama açıklaması yaptırtıyor.
Yazılarında Başbakan’ın olmayacak, külliyen kabul edilmeyecek açıklamalarını döşemekten bir hal olan yazarlardan sonra bir de öğrenciye atılan dayağı sahiplenen öğretim elemanları çıktı başımıza.
Ne menfaatçiliktir ki eğitimde bilimsel tutarlılıktan, öğrencisine sahip çıkmaktan hızla vazgeçerek Başbakan’a bağlılık açıklaması yaptırtıyor.
***
Göktürk-2’nin açılışında öğrenciler böylesi bir ayrımcılığa uğrarken, Cumhurbaşkanı da törene davet edilmeme ayrımcılığına uğruyor.
Koskoca Cumhurbaşkanı’nın törene davet edilmemesi bunun hükümetçe sorun olarak görülmemesi ne demektir?
Nedir bu Başbakan ve Cumhurbaşkanı gerilimi?
Tayyip Erdoğan önderliğinde başkanlık, yarı başkanlık, cumhurbaşkanlığı için her gün yüzlerce hesap yapılıyor.
Bu kadar sorun varken oylar yüzer yüzer yok olurken bir de ağzını 2023’ten açıp 2071’den kapatırken büyük bir başta kalma bunalımı yaşıyor AKP, Tayyip Erdoğan, cemaat, Abdullah Gül.
Ve tüm bu hesap açmalar, kapamalar her türlü açmazı da beraberinde getiriyor.
Bir anda Abdullah Gül’ün listeden taştığı görülebiliyor.
Halkın seçeceği Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül apayrı bir gerilimi yaşıyor, görevi süresince durumunu sarsmama gerilimi yaşıyor.
Yolda giderken durmadan yanlışlıkla unutulan Cumhurbaşkanı’na olsa olsa genel bir empati geliştiriyor bu yöntemle AKP. Ana muhalefet bile Abdullah Gülcü oluyor.
Ama Tayyip Erdoğan açıklamaları büyük tutarsızlık ödülleri almalı.
Hem başkanlık diyor hem de kuvvetleri birleştirmenin aleni derdine düşüyor.
***
İki hastanenin yapım kararı durdurulmuş Başbakan buna çok sinirleniyor ve aleni bir kuvvetler birliği ilanı yapıyor.
İnşaat durmuş, para akışı durmuş AKP için geri kalan yıkılsın bitsin.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin vazgeçilmezleri tartışmaları yükselince yanlış anlaşıldım manşetleri yağıyor.
Kamu özel ortaklık formülüne göre yapılacak bu projelerin durdurma başvurusu Türk Tabipler Birliği’nden gelmiş.
Hükümetin yapacağı özelleştirme ihalelerine dur diyen bu karara Başbakan’ın canı çok sıkılmış durumda. Yargıyı, yasayı dümdüz ederim de ederim derdine düşüyor.
Kadınlar her gün ölürken sırada bekleyen sorunu çözecek olan ağır ceza yasası umurunda bile değil.
Esasen zaten yasamayı yapan organ olarak hükümetin tavrı ile yargı mekanizmalarının birçok açıdan vize yediğini hepimiz biliyoruz.
Yargıçların yeri değişti, birçok yargıyı belirleyen yasa yapıldı, ombudsman ve yüzlerce dava AKP’ye göre belirlendi.
Fakat burada artık açıktan “hak ve hukuk ihlali yapmak istiyorum” demek istiyor.
“Ben zaten bir Osmanlı padişahı yönü tayin ettim, her mekanizmayı kendi elimde toplamalıyım” demek istiyor.
“Yok artık” sesleri yükselince, “Yanlış anladınız” diyerek başka bir açmaza yol alıyor.
İdam dedi karşılık bulmadı, dokunulmazlık dedi yarıda bırakmak zorunda kaldı, Anayasayı yapamadılar.
Bu arada toplumda sorunlar birikiyor.
Olan halka oluyor.
Ne sendika kurabiliyor ne maaşını alabiliyor; yakınlarını kaybediyor devlet hakkını aramıyor.
Ne mahkemede ne yasalarda adalet terazisi kendisine dönüyor.
Öğrenciler tabi ki haklı. Kınayanlar utansın. Yarın iki gün sonra başlarına bir şey gelse gelip direnen gençlerden yardım isteyecekler, bu memleketin hak hukuk mücadelesini veren gençlerinden yardım isteyecekler.
“Bugün hükümetin yanındayım”a çok güvenmesinler.
***
Bu kadar sorun halleden değil toplum için sorun olan olursan sonun fena olur.
Ne ileri demokrasi ne işkenceye sıfır tolerans, ne kadına şiddete sıfır tolerans söz konusu. Derin devletin bile varlığını savunur hale geldi Başbakan.
Çalışma ofisinden çıkan böcekler açmazı Başbakan’ın hayatının ortasında olduğunu gösteriyor.
Bu çekişmenin Başbakan’ın ayağının dibine, tabağına kadar geldiğini gösteriyor.
Cemaat meselesinin yabana atılamayacağını gösteriyor.
Başbakan için her şeyin “banko” olmadığını gösteriyor.
Amerika bir Osmanlı padişahına daha tahammül edemeyeceğini söylediğinde çok laf yapan ağızlar birden büzülüveriyor.
***
Büyük resme bakmayı pek seven AKP daha ne hallere düşecek.
Büyük resimde daha büyük açmazlar AKP’ye doğru yürüyor.
Dünyanın krizi, işsizliği AKP’nin yakasında.
Büyük resmin asıl sahiplerinin elleri yakasında.
***
Uzaya füze yolluyorlar gençleri gaza boğuyorlar bu mudur gidişat?
O bilimin gerçek sahibi, ilerleticisi gençler olacak. Kale gibi savunduğunuz YÖK’ü yıkarak.
Bilim gelecekse memlekete ancak YÖK yıkılarak gelecek. O da ancak gaza boğduğunuz gençlerin iddialarıyla olabilir.
Gençler olmasa bilimin hâli nice olur?