Melek 24 yaşındaydı. Aylarca şiddete uğradı aylarca tuvalete kilitlenerek iki büklüm bir yaşama zorlandı.
Artık bedenini dik kullanamaz hale gelmişti. Yaralarını kurt kaplamıştı.
Bir süre sonra hayata gözlerini yumdu.
Melek acı çektirilerek aile meclisinde öldürüldü.
Melek öldükten sonra Ağrı valisi demişti ki "devletin imkanları çok haberimiz olsa kızımızı korurduk".
Melek öldükten sonra.
Melekler ölmeden önce devlet imkanlarını istedik, hala istiyoruz.
Peki devletin imkanları çok da devletin savcısına, polisine, hakimine defalarca başvuru yapan kadınlar neden korunmadı?
Savcının bugün kocasına, babasına, kayınvalidesine ve kayınpederine müebbet istemesi çok önemli bir gelişme. Tüm sorumlulara müebbet istenmiş. Tabii iddianame ardından bir de yargı süreci var. Takipçisiyiz.
Dün Habertürk gazetesi manşetten "rahat uyu meleğim" manşetiyle sorumlulara müebbet cezası verileceğini duyurdu.
İçerideki sayfalardaki Rahşan Gülşan adlı yazardan ve haberden anlıyoruz ki Melek için beklenen adli tıp raporu gecikmişti. Fatma Şahin'in devreye girmesi ile iddianame hızlanmış ve Melek'in davasındaki sorumlulara müebbet cezası istenmişti. Adli tıbbın bu tür geciktirmeleri ve olumsuzlukları hep olabilen bir durummuş.
Bizim Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformumuzun karşısına çıkmayan bakan Şahin, bizzat yazarı kendisi arayarak bu müjdeyi vermişti.
Peki bu yazara ve bakana soruyoruz: Kaybettiğimiz başka kadınlarla ilgili de aynı süreç neden işlemiyor? Devletin Bakanı etkilisi yetkilisi gazetecisi gereği gibi neden el atmıyor tüm kadın cinayetlerine?
Biz aylardır ailelere en ağır cezalar deliller karartılmasın yargı hızlı işlesin diye sokaklarda mahkemelerde uğraş veriyoruz. Bakan Şahin yeni uyanıyor ve gazeteciye müjde veriyor. Savcıya müebbet istetebildik diye.
Başbakan gerektiğinde yargıya gereken talimatı verdik demedi mi? Her türlü AKP yasası meclisten hızla geçmedi mi?
Bazı yazarlar, Ahmet Hakan da köşelerinde kadın cinayetini gündemlerine taşımış.
Bu bir tesadüf değil, hem kadınların ve ailelerin mücadelesi hem de kadın cinayetlerinin gelmiş olduğu seviye herkesi bir şey demeye mecbur kılıyor.
Bu yazarlara da habercilere de şunu söylemek lazım bir kere de köşenizde, programlarınızda kadınlara sorun, mücadele eden ailelere sorun, gerçek çözümünü bilen kadınlara sorun. Bize sorun. Ve bizim dediklerimizi ele alın.
Biraz da bir bilene sorun. Sadece üzülmeyi bırakın da çare olacak adımlar için yolları döşerken bir taş da siz koyun. "Yazılmasın bunlar" denildiğinde büyük cesaretle ve incelikle yazan yazarları da habercileri de size örnek gösterebiliriz.
Artık kadınların ölümü asla "aşk cinneti" olarak geçmiyor neden biliyor musunuz? Sürekli politik bir bilinç ve akıl medyaya bu konuyu böyle ele alamayacağını "kadın cinayeti" yazılmasını haykırdı. Bu sayede gerçek boyutları ile ele alınmaya başlandı. Gazetelerin magazin değil toplum köşesine taşındı.
Bir kere de sadece acıyı anlatmayın çareyi de anlatın.
Bir kere de başka evlatlar için çırpınan evlatlarını kaybetmiş aileler olduğunu yazın.
Bir kere de bu aileler için kurulmuş örgütlenmiş devlete yasa yaptırmış kadınları yazın.
İnsanlığı çaresiz bırakmaya çalışmaktan vazgeçin.
Platformumuzun aylar önce verdiği çıktığında büyük bir çözüm olacak TCK teklifini yazın.
Başbakan sadece Fatmanur başörtülü olduğu için Fatma Şahin de Melek Karaaslan acılar içinde öldüğü için kadın cinayetine hassaslaşmıştı.
Başka kadınların ölümüne davetiye çıkarmak değildir de nedir peki bu açıklamalar? Başka kadınlar ne olacak?
Tüm kadınlar ne olacak? Bizim derdimiz bu? Tüm kadınlar için kaybettiğimiz kadınların yargılaması ne olacak?
Her kadına uygulanmayacak panik butonuna kendiniz bile inanmıyorsunuz.
Korumanın bitmesi için gün sayan kadın kılığına girmeyi bile tasarlayan katilleri panik butonu nasıl vazgeçirebilir?
Katili kapısında bekleyen kadın ne zaman panik butonuna basacak koruyacak devlet ne zaman gelecek?
Durmadan parlak projelerinizin reklamını yapıyorsunuz ama kadınların kaderi hiç parlak olamıyor.
Bakan Şahin'in tenis turnuvasında yuhalanması boşa değil. Diğer bakanların yuhalanmasının boşa olmadığı gibi.
Bu bir "bizi oyalamayın görevinizi yapın" uyarısıdır.
Bu bir "kadınları koruyun cinayetleri durdurun" uyarısıdır.
Bu bir "delilleri karartmayın katilleri yargılayın" uyarısıdır.