Seçimlerden %49’la çıkmış AKP neler yapabilir? Süreç acaba yumuşar mı?

Eğer hala bu soruları soranlar var ise cevabı için Cizre’ye, Silvan’a, Nusaybin’e bakabilirler. O da olmazsa  büyük kentlerin üniversitelerine bakarak cevapları tüm çıplaklığıyla görebilirler.

Bu senenin başından beri öğrencilerin en küçük kıpırdanışı en büyük polis saldırılarıyla karşılık buluyor. Polis alayları her bir koridoruna girilmedik üniversite bırakmadı. Yüzsüz afişler, karikatürler, kadın stantları ve elbette politik içerikli afişler, pankartlar ve eylemler polisin ve ÖGB’nin saldırısından kurtulamadı.

AKP’nin ve saray rejiminin gençliği hedef alması tesadüf değil. Saldırıyor çünkü gençlik saraydakine hep kötü şeyler çağrıştırıyor. En başta aklına Gezi’yi getiriyor, en yükseğinden işsizliği, kızlı-erkekli yaşam tarzını, sosyal medyayı. İşte bunlar hep gençlik.

Peki nerede bu gençler? En çok da üniversitelerde.

7 Haziran değerlendirmelerini kendi aralarında yaparken gençlere kin kusan bakanların olduğunu toplantı tutanaklarından okuduk. Faşistlerin saray uşağının en “âla”sı üniversitelilerden hiç destek bulamadıklarını, ama en çok üniversitenin de kendileri döneminde açıldığını, kendi ayaklarına sıktıklarını, bunlardan kurtulmak gerektiğini deyivermiş o toplantılarda.

Bugün bu önerinin kabul gördüğünü düşünmememiz için hiçbir sebep yok.

AKP bir Silvan’ın mahallelerine girememeyi bir de üniversitelere girememeyi kendine yediremiyor şu an. Bu şiddetin, celalin nedeni bundandır.

AKP polisi Silvan’ın duvarlarına bozuk Türkçe ile ırkçı, faşist yazılamalar yapıyor.

Üniversitelerin koridorlarından da hergün tek tek afiş söküyor.

Afiş sökmeyi, koridorlarda haldır huldur koşturmayı, genç kadınlara kalkanlarla vurmayı, üniversite bahçelerine TOMA sokmayı, gaz sıkmayı, ters kelepçe takıp yerlere yatırmayı bir ritüel olarak tüm topluma izlettirmek peşinde.

Polis şiddeti görüntülerinin sosyal medyada dalga dalga yayılacağını iyi biliyorlar.

Her girdiklerinde irili ufaklı direnişlerle karşılanacaklarının da farkındalar.

Okullara göstere göstere girip çıkmaya mutlaka özen gösteriyorlar.

Mesaj tüm topluma.

Sağ seçmene bak o nefret ettiğin solcu üniversiteli gençleri süründürüyorum işte diyor.

Gençliğe "Artık hiç bir şey eskisi gibi olamayacak, bunu size öğreteceğiz" diyor.

Ailelere duruşmaya giderken zafer işareti yapan oğluna “indir ulan o eli” diye azarla diyor.

Seçim sonuçlarıyla birlikte dizginsiz koşmayı kafasına koymuş saray diktatörlüğüne karşı mücadele bir çok biçimiyle devam ediyor. Gençlik bu mücadelenin en görünür ve aktüel biçimi olma özelliğini koruduğu için saray rejimiyle her gün, üniversite üniversite kapışıyor. Bu kapışma kavgasıyla, oltasıyla, forumuyla ve en başta da örgütlenme iradesiyle sürdürülmeye devam edecek.

Büyük kentlerin üniversitelerinde başka hiç bir alanda gösterilmeyen bir çalışkanlık sessiz ve derinden süre geliyor. Öğrenci gençlik üniversitelerine her sabah erkenden bir şeyler taşıyor. Bilincini, fikirlerini, kitaplarını ve elbetteki AKP’nin görmeye bile tahammül edemediği politik afişlerini okullarına taşıyor. Gençliğin ideallerine ve üniversitesine sahip çıkan bu konumu polis zoruyla ezilmek, örselenmek isteniyor. Genç yoldaşlarımız canla başla işte bu zorbalığa tüm toplum adına direniyorlar, üniversiteler bizimdir diyorlar.

Biz de onlarlayız.