İktidarın erkene aldığı seçimlere muhalefet de hazırlıksız yakalanmadı. Muhalefeti oluşturan hem siyasal yapılar hem de teker teker muhalif insanların gelişmeler karşısında panikle hareket etmemeyi öğrendiği gözlemleniyor. Bu ana kadar diktayı seçimler aracılığıyla devirmek için atılacak tüm adımları kendi çıkarlarına uygun olarak atmayı başardılar. Birçok sebeple iktidara destek olanlar ve olmayanlar netleşti ve kıyasıya mücadele yürüyor.

 

Erken seçim kararından bugüne kadar sosyal medyada, seçim güvenliği seferberliğinde ve bundan sonrasında da seçim propagandasında milyonlarca sade insanın izini görmeye devam edeceğiz. İktidardan kurtulmak için kendi düşüncelerine uygun partileri ve hareketleri canlandırmayı ve değiştirmeyi başarıyorlar. Bu ana kadar kerte kerte kazanılan mücadele bu sabırlı siyasal toplumsal davranışın eseri olmayı başardı. Bazen daha iyisini neden yapamıyoruz diye kızabiliyoruz birbirimize. Ama siyasal eylemin öğrenilmesi ne yazık ki çarçabuk hallolmuyor.

Cumhurbaşkanı adaylarının netleşmesi hem CHP hem de HDP seçmeninin harekete geçmesini hızlandırdı, moralleri yükseltti. Milletvekili adaylıklarında ise CHP sağın HDP ise solun yüzünü güldürdü.

Erken seçim kararından bu ana kadarki gelişmeleri olumlu yönlü okumak mümkün. İktidarın meclis çoğunluğunu kaybedeceği, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağı tahminden maluma doğru ilerliyor.

İktidar şimdiye kadar aleyhine yaşanan gelişmeler karşısında bir çözüm üretmeyi başaramadı. Olağan siyasal mücadeleyi olağanüstü koşullara taşımak hala iktidar lehine bir ihtimal olabilir. Hep birlikte sandıklarda yaşanacak olağanüstü hilelere başvurulacağına kesin gözüyle bakıyoruz ve hazırlanmaya çalışıyoruz. Diğer bir olumsuz senaryo ise 7 Haziran sonrasında yaşanan olağanüstülüklerin olma ihtimali.

Bugün için ikinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefetin adayının kazanması için canla başla çalışıp başarmak uzak gözükmemeli. Meclis çoğunluğunu kaybeden, ilk turda kazanamayan Erdoğan ikinci turu kaybedebilir.

Kaybetse de gitmez yaklaşımına katılmak mümkün değil. Gitmemeye çalışır ama gider. Bugünkü siyasal canlılık ve netlik 7 Haziran’a ve referanduma benzer yönler taşısa da farklılaşan birçok yönü de var. İktidara alternatif olma iddiasını güçlendiren düzen içi güçler ve onların liderliklerinin bu seçimde kaybedecekleri şeyler soldan ve HDP’den daha çok. Kazanma ve direnme eğilimlerinin eskisinden daha güçlü olduğunu görmemiz gerekir. Bu da iktidarın yalnızlaştırmayı veya ayrıştırmayı daha önce başardığı parçalı muhalefetin bu sefer birlikte hareket etme kabiliyetinin arttığını gösterir. İktidar gitmemeyi tercih ettiğinde gideceği yolun öncekinden çok daha pahalıya patlayacağı bugünden bellidir.

Bugünlerde milletvekili adaylıklarının da netleşmesiyle birlikte bugüne ve yarına ilişkin yorumları okumaya da başladık. Seçimleri ele alma konusunda solun çok büyük bir kesiminin söylemi ve eylemi arasındaki farkın oldukça açıldığını görmek mümkün. Uzunca bir süredir şiddetle seçimleri önemsiz bulan eğilimlerin bugün parlamento kürsüsünün önemini işaret ettiğini görüyoruz. OHAL’de seçim olmaz diyerek yine kitlelerin seçim mücadelesinden uzaklaşması gerektiğini şiddetle propaganda edenlerin, bugün tüm iyimserlikleriyle seçim çalışmalarını geç de olsa başlattıklarını görüyoruz. Sosyalist solun seçimlere gereken önemi vermeyen yaklaşımı umarız ki bu seçim dönemiyle birlikte sona erecek. En azından bundan sonrası için tutarlılık bunu gerektirir.

Kitleler bu seçim sürecinde de siyasal deneyimlerini bir kerte daha ileriye taşımayı başaracaklar. Bizler de bu sürecin parçası olmaya devam edeceğiz. Seçim günlerinde kendimize yapacak başka önemli “sosyalist işler” bulmayacağız. HDP’nin barajı aşması için, Demirtaş’ın daha yüksek oy almasıyla halkların barış ve eşitlik mücadelesini daha yukarıya taşımak için “bir adım daha” atacağız. Seçim sürecinde bize düşen vurguları ileri sürmekten geri durmayacağız. Bir oy, bir hedef, bir adım daha. Bugünün mücadele başlığı budur.