Seçimler henüz bitti. Esas konu tartışmaya açıldı. Erdoğan ve Davutoğlu lafa ilk başkanlık sistemi ile başlıyorlar. Öyle başkanlık, böyle başkanlık, yok Osmanlı yok Selçuklu, yok Meksika modeli. Bekir Bozdağ,  AKP’nin zikrini en gerçek haliyle kısaca açıkladı: Başkanlık sistemi olsaydı, 1 Kasım’a ihtiyaç olmazdı.

Çok doğru. Erdoğan başkan olmanın yasasını çıkartabilseydi, 7 Haziran seçimlerini yok saymayacaktı. 1 Kasım’a gelinceye kadar da memleketi kan gölüne çevirmeyecekti. Milleti ölümle korkutmayacaktı.

Neyse, olan oldu. Olan ile ölüme çare bulunmazmış. Şimdi ne yapacağız, ona bakalım?

Yeni anayasa konusu yalnızca AKP’nin meselesi olamaz. Bizim elimiz de armut toplamadığına göre biz de müdahiliz. Bizim de vekillerimiz mecliste. Olan biteni seyreylememeliyiz.

Belliki Erdoğan, gemi azıya aldı. Doğu ve Güneydoğu’da sokağa çıkma yasağı rutin bir uygulama olmaya başladı. Hergün ölüm haberleri olağanlaştı.  PKK ateşkesi bitirdi.  Bildiğimiz savaş yaşanıyor, memleketin doğusunda.

İlk iş, batıda yaşayanlar olarak bu savaşın bitmesi için ne lazımsa yapmalıyız. Bizi ölümle tehdit eden, öldüren Erdoğan ve AKP tek hedemiz olmalıdır. AKP, şu anda bütün emellerini başkanlık sistemine  bağlamış vaziyette. Tek konsantrasyonu Erdoğan’ın başkan olması üzerine. Kendilerinden o kadar eminler ki refarandumu çantada keklik görüyorlar.Refarandurumu da konuşmalıyız, yeni anasayı da.Toplumun hiç bir halini bu kan emicilerin eline bırakamayız.

AKP’nin her konusu bizim de konumuz olmalıdır. Gerçekleri görme sorumluluğumuz olmak zorundadır.

Şok geçirmemiz gerekmez.

***

CHP, seçim sonrası bula bula olağanüstü genel kurulu buldu. Ana muhalefet partisi kendi içine gömüldü, memleket meseleleri bir seçimlikmiş meğer. Ne yazık. Şimdi genel başkan adayı olan kişiler ne kadar da istikbal düşkünüymüş. Kılıçdaroğlu olabilecek en toplumcu lideri oysaki CHP’nin. Seçimlerde oylarını koruması ayrıca Kılıçdaroğlu’nun bildiğimiz CHP ideolojisini sola çekmesiyle de mümkün oldu. Ulusalcılar, yine soyut soyut “laiklik” tartışması yapacak ve MHP’li olmayan milliyetçi kesimi bünyesine katacak güya. Ne hazindir ki devlet partisi olmanın minnetiyle paritiyi yine Kürt Hareketi ile ilgili AKP’nin safına düşürüyorlar.

 Kılıçdaroğlu’na kolay gelsin, ne diyelim.

***

AKP’nin seçim vaatleri tel tel dökülmeye başladı. Asgari ücret artışı sözü patronların itirazı ile ne olacağı belli olmayan bir hal aldı. Semaye sahipleri ve sözcülerine hükümet henüz cevap vermedi. Çünkü, patronları kızdırmak istemiyor. Asgari ücret artarsa herşeye zam gelir matematiğine toplumu inandırmak istiyor. Vergi sistemini gereği gibi yerine getirse, örtülü ödeneği kaldırsa, hiçbir şeye zam gelmez, agari ücrette pekala artabilir.

 Rüşvet ve yolsuzluk diz boyuyken Davutoğlu hangi sihirli formülü bulacak acaba? Yeni hükümet kurulunca daha ne vaatleri yapamayacağını göreceğiz. Başımızda hırsız bir cumhurbaşkanı, eski ve yeni bakanlar varken bu iş  zor.

***

Kadın cinayetlerinde iyi hal indirimi, haksız tahrik indirimi yetmedi şimdi de “saygın tutum, aşırı sevgi”  indirimleri başladı. Tam AKP mahkemeleri. Tüm mahkemelerin savcı ve hakimleri AKP’li mi bu memlekette? Ya AKP’nin istediği gibi kadınlar olmalıyız ya da ölmeliyiz.Ölüyor olmamız da kar etmiyor, katil her durumda zaten indirim alıyor. Ama bu böyle devam edemez. Toplum vicdanı bu kadar adaletsizliğe göz yumamaz. Öyle de oldu. Hatice Kaçmaz kardeşimizin  duruşmasında “tutku derecesinde aşırı sevgi” nedeniyle  sanığa verilen indirim kararı, kamuoyunda tahmin edemeyeceğiniz kadar tepkiye yol açtı. Bu iş o kadar uzun boylu olamayacak AKP ve onun savcıları, hakimleri. Göreceksiniz, siz indirim verdikçe bu toplumun hak arayışı daha da kuvvetli devam edecek.Yasalarınızı  toptan değiştirecek. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, toplum adına toplumla beraber bu mücadeleyi size rağmen kazanacak.