Seçimler bitti. Geçen hafta ne yapacağımızı pazardan sonra konuşuruz demiştim. Söz verdiğim gibi konuşmaya başlayalım:

Hepimiz gibi ben de seçim sonuçlarına şaşırdım. Sonuçların bizim beklediğimiz gibi olmaması üzücü. Ne oldu da AKP %49 oy aldı? 7 Haziran’dan 1 Kasım’a ne değişti?

7 Haziran’da toplum, AKP’yetek başına hükümet olma mührünü vermemişti. Hatırlarsanız,7 Haziran’dan önce ekonomi bugünkü kadar oynar vaziyette değildi. Dolar belli bir istikamette gidiyordu. Yine işsizlik vardı, yine işçiler ölüyordu, yine grevler vardı fakat borsada gün gün ne olacağını bilemeyeceğimiz düşüşler olmuyordu. Kürt Hareketi ile  de görüşülüyordu, Dolmabahçe fotoğraflarında hükümet ve Kürt Hareketi sözcüleri tokalaşıyordu.

Savaş yok, ölümler yok, ekonomi henüz iflas etmemiş.Toplum Gezi’den de aldığı kuvvetle Erdoğan’ı başkan yapmadı. Bizim gibi muhafazakar ve sağ ağırlıklı olan bir ülkede ilk kez HDP’ye sempati duydu ve demokrasi, hak, hukukdemeye başladı.

Türkiye bir Ortadoğu ülkesi ve bizim memleketin %60’ı sağcıdır. Ama HDP, AKP’liler dahil her kesimden oy aldı. O vakitlerde memleket meselesiacil olarak demokrasi idi. Ve AKP, %4O oy aldı.

7 Haziran gecesi MHP, koşullarını kabul etmezse  AKP ile koalisyon yapmayacağını ilan etti. Erken seçim olur, dedi ve  herşeye “hayır” diyen Bahçeli kendi tabanında hayal kırıklığı yarattı.

Suruç’ta gencecik devrimcilerin bombayla paramparça edilmesi, barışa darbe vurdu. Doğuda ve güneydoğuda askerlerin ölmesi, “artık ölümler olmuyor ne iyi” diyen toplumu tedirgin etmeye yetti. PKK’nin savunma çizgisinde olması bile yüzlerce Kürt ‘ün ve askerin ölümü ile sonuçlandı. Hergün illerde sokağa çıkma yasağı, çocukların, yaşlıların sokaklarda öldürülmesi, cansız bedenlerin çırılçıplak soyulması, zırhlı araç arkasında sürüklenmesi iç savaş işaretleriydi. Barış süreci bitti, gitti.

Erdoğan, milletin gözünü iyice korkutmak, sindirmek için bir hamle daha yaparak Ankara’da hepimizi bombaladı ve tesadüfen yaşayanlar kaldı. Gazetelere yapılan baskınlar, tutuklamalar mevzu bahis bile değildi, insanlar her yerde öldürülüyordu.

5 ayda bayağı bir şey olmuş. Savaş çıkmış, ekonomi tepetaklak olmuş, batıda da bombalar patlamaya, infazlar olmaya başlamıştı.

MHP’nin kurucu tabanı elbette  faşist. Fakat MHP’de daha ılımlı, milliyetçi, haram yemeyen üyeler, sempatizanlar da var. Bizim memleketin ağırlıklı profili yani.Devletin bekasını savunan, gücü seven ama zorba olmayan daha da ötesi “bu kan dursun” diyen bu kesim oy verdi  AKP’ ye. AKP’nin en az kendileri kadar ırkçı olduğunu düşünen “kemik oylar”  değil yani.  Yoksa neden Bahçeli, “çözüm süreci olursa olmaz” diye faşist ideolojisinde  ısrar etsin,  koalisyon kurardı. İşte, bu toplam hem koalisyon kurmadı, devletimize sahip çıkmadı hem de Kürtleri kıtır kıtır kesemeyiz ya dedi ve  AKP’yi tercih etti. Sonuç ortada, 40 milletvekili. Toplum, herşeyi izler ve mutlaka kendi çıkarına göre hareket eder, pek hatalı olmasa gerek.

HDP, gerçek bir savaş ortamından sağ- salim çıkmayı başardı, meclise girdi. Kürt Hareketi’nin onurlu mücadelesi partiyi meclise taşıdı. Başarı kuşkusuz. Ama oy kaybederek. Kürt Halkı’nın bir bölümü  de artık yaşadığı illerde savaş istemiyor, bu kadar zulme yeteri kadar dayandığını düşünüyor, umudunu barışa bağlamak istiyor. HDP’nin, sahiden barışı tesis edeceğine  inanmak istiyor ama temkinli davranıyor ve AKP’den yana oluyor.  Kürt Halkı’nın bir kesimi deilelebet savaş istemeyebilir. Savaş bir çıkarsa gelecek zamanların ne kadar korkunç bir yıkım olacağından korkabilir. Kerelerce kez ve yıllarca böyle yaşamıştır, beyaz toroslarla, gözaltında kayıplarla, insanlık dışı işkencelerle. Bu da bir nesnellik.

Kazanan AKP oldu ama işte böyle kazandı. Seçim hilesi pek geçerli değil, miting yapamamak herşey değil AKP’nin oylarını arttırmasında.

Fakat kof bir kazanç bu. Katil ve hırsız bir hükümet hala var, başkan olmak isteyen bir diktatör hala var. AKP , daha zalim olacak, hangi açıdan bakarsanız bakın bu kesin. Gırtlağına kadar batağa batmış bir hükümet asla istikrar sağlayamaz. Toplum bu hükümeti de dikkatle izleyecek. Biz de soğukkanlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Sabır ve akıl bizimle olsun.

fadiktemizyurek@gmail.com