Günler geçiyor. Seçimlere kısa bir zaman  kaldı. Olacak mı, olmayacak mı derken Erdoğan memleketi darma duman etmezse sandığa gideceğiz.

İlk hamleler başladı. Cizre’nin direnen mahallerine sandık kurulmayacak, taşımalı sandık sistemi uygulanacak. Mahalle seçmenleri başka yerlere giderek oy kullanacaklar. Ne kadar mümkün olacağı belli değil. Gerekçe güvenlik nedeniyle önlem alınıyor. Yak, yık, öldür başaramayınca insanların oy vermesini engelle. Cizre halkı için bu ne ki. Ölüme, açlığa, bombaların altında direndi de kilometrelerce yol yürümekten mi vaz geçecekler. Hiç olacak iş değil. İnşallah bu kadarı ile kalır.

Günlerdir “yerli ve milli vekil” lafı konuşuluyor. Erdoğan artık hiç saklamıyor. Kürt olmasın, kalem gibi Türk ve Sunni o da AKP’li olsun. Meclise 550 vekil AKP’den girsin. Çok zor.  Aç tavuk, rüyasında darı görürmüş. Tavuk, burada hem cumhurbaşkanı, hem baş kumandan, hem genel başkan, hem hükümetin başı, hem halife, hem de dünyaya bedel bir Türk oluyor.

Neden zor?

AKP’nin yaptırdığı anketler, AKP oylarının düştüğünü söylüyor.

Çıkardığı iç savaşın, kendini vurduğunu toplum haykırıyor.

TUSİAD, (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği)  ekonomi bozuluyor, acil istikrar açıklamaları yapıyor.

Kürt halkı, ölümden öteye yol mu var, “savaşarak” barışı kazanacağım demeye devam ediyor.

HDP, “Seni yine başkan yaptırmayacağız”  özgüveni ile şimdi 110 vekil için canla başla çalışıyor.

Başbakan olduğunu sanan Davutoğlu, her gün “başbakan benim ben, emanetçi değilim valla” demeye mecbur kalıyor. Davutoğlu yalan söyleyemiyor, ezberlediğini de  su gibi anlatamıyor. Bazen üzülüyorum, Erdoğan kadar gaddar olamadığı için kekelemeye başlıyor. Danışmanları bilimle alakalı olsalardı dil sürçmesinin fıtrat olmadığını. Başbakana psiko analist Freud’u okumasını tavsiye ederim, akıl sağlığını korusun. “O da bir vatandaşımız.”

Amerika, Suriye’de IŞİD ile savaşan YPG  (Halk Savunma Birliği)’nin Türkiye gibi terörist  örgüt olarak görmediklerini taze taze Erdoğan’a ve dünyaya duyurdu.

Bu kadar nesnellik varken Erdoğan bu gerçekleri görmüyor mu, salak mı da bu kadar mesnetsiz konuşuyor?

Tamamen salak değil.

Deneyebileceği her felaketi frene basmadan sınıyor. Her türlü hileye, kötülüğe yelken açıyor.

Kazanamazsa kendi kurguladığı ve yaptığı tüm kumpasların başına geçeceğini biliyor. Ya yurt dışına kaçacak ya da yargılanacak. İyi - kötü elimizde anayasa maddeleri insanlık suçu işleyenlere, hırsızlık yapanlara, katillere ceza veriyor.

Bu sondan korkuyor Erdoğan. Can havliyle önüne gelen her şeye saldırıyor, ölümüne...

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinde hiç bir problem yok, ileri bir demokrasi örneği hatta. Toplum ne güzel seçsin. Diktatör seçmedi ki bu millet, cumhurun başkanını seçti. Hepimiz saygı duyduk, beğenmesek de. En kaba demokrasi işleyişi gereği. İnsan bu seçilmişliğin üstünde ter ter tepinmez ki. İnsaf.

Şimdi seçimleri saymadın ya, yeniden üstelik savaş naraları atarak yaptırıyorsun ya, biz de seni yeniden seçelim. Topluma soralım, Erdoğan cumhurbaşkanı olsun mu diye, ne dersin?

Halkoylaması yapalım, o kadar pehlivansan. Seçilmezsen istifa eder misin?

Korkak ve suçlusun, kelleni kesseler kabul etmezsin. Sen de gayet iyi biliyorsun ki, millet seni seçmeyecek. Bundandır bütün çaresizce insanlık adına ne varsa her değeri yerle bir etmen. Sayılı gün çabuk gelir. Çok değil bir ay sonra göreceksin milletin seçimini, senin partililerin dahi seni seçmeyecek. İntihar eyleminde bulunmaz milleti yakıp yıkmazsan.  Hep beraber göreceğiz başkan olamayacağını, az kaldı. 

fadiktemizyurek@gmail.com