Nokta dergisi toplatıldı. 

Okullarına afiş asan öğrencilerin afişlerini sivil polisler  indirdi.
Basın açıklaması yapan insanlara çevik kuvvet  TOMA’larla saldırdı.
Son iki günün bu hafif vukuatları, İstanbul’un göbeğinde oldu.
Neden?
Tayyip Erdoğan yüzünden.
Eleştiri yasak, katil demek yasak, mizah yasak.
Toplumun eline bir kağıt ver bari, biz onları söyleyelim, sen de kurtul biz de.  Hatta liste yap, ne dersek başımız belaya girer bilelim, boşu boşuna  gaz, su yemeyelim.
Erdoğan tam böyle bir toplum istiyor.  Lakin kendi partisi bile tahammül edemedi, kişiliksiz genel başkanı kongreye başka isimler önerdi.  Sonuç, hüsran. “Tek adam” ne derse o oldu. Bu diktatör AKP’nin de başını yiyecek, yakındır.
Cizre yandı, çocuklar doktora gidemediği için öldü, insanlar aç, susuz kaldı. Gençleri, yaşlıları öldürdü. Bu hesap arşa kalır mı, kalmadı işte.
Cizre’de hekim olan kardeşimiz Cizre’yi anlattı, herkes duydu.
Siyasi parti genel başkanları gitti, herşeyi gördüler, sessiz kalmayacakları kesin.  Televizyonlar vermese bile millet  bundan da haberdar. 
AKP’li olanlar bile delik deşik evleri, sokaklardaki mermi kovanlarını televizyondan izlemeye dayanamadılar. 
Cizre, toplumun hafızasından silinmeyecek,  bu toplum zalimliği unutmaz.
***
Güzel ülkem, biz neler atlattık. Bu zamanlarda geçecek. Eşkiya dünyaya hakim olmaz, ilelebet.
Cizre halkını düşün. Sokağa çıkar çıkmaz binler oldu, aktı. Sanki onlar değilmiş sekiz gün boyunca bombalananlar, dimdik ve mağrur. Erdoğan’a el-aman demeden. 
Nokta Dergisi, cesaretle Tayyip ile dalga geçti, başına gelecekleri bile bile.
EHP’li gençler, son zamanların en yaratıcı afişini astılar okullarına. Ne polis, ne rektör, ne de Tayyip ne diyeceğini bildi. Böyle olur partizanların mücadelesi, kutlarım.
İstanbul,Gezi direnişinden gaza, fişeğe alıştı. Katil Erdoğan demekten kellesini kessen vazgeçmez.
Yalnız değilsin güzel ülkem. Parlemontoda 80 vekilimiz var. Yeniden seçim diyen Erdoğan’a yeniden cevabımızı vereceğiz. Bu sefer bakalım ne yapacak?
Elimizde iyi-kötü anayasa maddeleri var.  Seçim hakkımız var. Bizler yine mecliste olacağız, hem de çoğalarak, meclise daha fazla bizlerin vekilleri gidecek, şüphen olmasın.
Yalnızca bizim ülkemizde değil hak savaşı. İşte şimdi de Yunanistan’dan sonra İngiltere İşçi Partisi lideri başbakana kafa tutuyor,  muhafazakar başbakan, solcu liderin çok tehlikeli olduğunu söylüyor.  O da bizim başbakan müsvettesi  kadar korkak. Bak, dünyada da yalnız değilsin.
***
Zaman bizden yana. Hiç bir şey durduğu gibi durmaz, gelişir, başkalaşır. Eskiden ölen askerlerin aileleri devlete pek laf etmezdi.  Şimdi  öyle olmuyor. Bizzat Erdoğan’ın yönettiği bir iç savaş provası yaptığını bütün toplum biliyor, görüyor.  Tayyip hala bizi ölüme göndererek sinebileceğimizi sanıyor. Ne kadar cani ruhluymuş, kardeşlerim. 
Adam en az bizim kadar iddialı. Biz, savaşmayacağız dedikçe o, “yakarım” diyor, pes doğrusu.
Şimdi bu Erdoğan kaybedeceğini anladığı vakit 1 Kasım seçimleri n’olucak?
Haziran seçimleri hezimetinden sonra memleketi kana buladı. Ee, 1 Kasım’da da başkan olamayacak. Partisi de eriyecek. Bunları nasıl ayarlayacak? Bakacağız bir çaresine siyaset yaparak.
İşte güzel ülkem,  bu adam başımıza daha beter çoraplar örmeden mutlaka seçimlerin olması için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Bu vazife en çok da biz solculara düşüyor. Seçimden daha kuvvetli bir silahımız yok çünkü. Emperyalizm, kapitalizm sonraki hesap. Somut koşulların somut tahlili lazım bize, gerisi laf-ı güzaf.