Yaz geldi,  tatil başladı. Dünyada böyle mi bilmem ama bizde solcular da tatile giriyor, okullar gibi.

1 Mayıs biter  tatil başlar. 1 Eylül’e kadar. Bu esnada memlekette olup bitenler solcuları pek ilgilendirmez, şehirden pek uzakta kamp yapıyorlardır çünkü.  Akşamları ateş etrafında gitar çalmak, sabahları panellere katılmak, öğleden sonra denizde serinlemek. Bu da bir etkinlik tabii ama modern değil bence.

Halkımızın sözleri her zaman değilse bile bazen çok işimize yarar. “Ölüye giden ağlar, düğüne giden oynar.” Hem eğitim çalışması yapıp hem de biraz eğlence yapmak her ikisini de yarım yapmak anlamına geliyor. Denizin ortasında solculuk öğrenmek pek mümkün olmamıştır daha ziyade kampın getirdiği sorunlarla boğuşmak durumunda kalmışlardır sorumlular da. Kaldı ki teoriyi de deniz kenarında konuşmak şeklen bile uygun görünmüyor.

Denize, yüzmeye, eğlenmeye karşı değilim elbette fakat her şeyin tatil havasında olup da çok ciddi işler yapılıyormuş havasına karşıyım. Bizimkilerin bu hallerinin de ne sol siyasete ne de örgütlenmeye yaradığını düşünüyorum.

Yazın günler durduğu gibi durmuyor. Hergün yeni bir gelişme oluyor. Hele de henüz seçimlerden çıkmışken üstelik AKP’yi geriletmeyi başarmışken sırada bir sürü iş bizi bekliyor. En başta ne güzel oldu çalışmasınını yaptığımız parti kazandı, HDP’nin barajı geçmesi bizim emeğimizle de oldu. Öyleyse bu meclise gönderdiğimiz milletvekillerine ne demeliyiz, meclis kürsüsünden topluma hangi konularda seslenmelerini sağlamalıyız, onlar bizim vekillerimiz, tabii ki bizlerin fikirlerini taşıyacaklar ve savunacaklar mecliste.

Kadın cinayetlerinden, işçi ölümlerine, YÖK’ten Taksim Meydanı’na kadar milletin hangi meselesi varsa onunla vekillerimizin de alakadar olmasını konuşmalıyız.

Hükümet nasıl kurulacak, koalisyon kimlerle olacak, erken seçim olabilir mi, işler karışık mı gibi sorular bizi de bekliyor. Yaz geldi ama bu meseleler buz gibi ortada bekliyor. Yanıtları da hiç kolay değil. Tam “bulduk” derken yanıldığımızı görmek kuvvetli ihtimal olacak. Ama mutlaka bir çözümü bulacağız. İş ki kamplara gitmeyi yeterli görmeyelim.

Dört bakanın yargılanması için vekillerin yapması gerekenleri, bizim hattımızı topluma anlatmalıyız. Toplum bu bakanlar yargılansın istiyor, adaletin yerini bulmasını istiyor, AKP’nin elini kolunu sallayarak hala çalmasını istemiyor, bizim de halkın bu talebine bir cevabımız olmalı. Olmasa olmaz mı, olmaz. Madem ki toplumun adına ortaya çıkıyorsun o zaman vazifeni yapman gerekiyor. Bakanların yargılanmasını sağlamak bize ne önemli imkanlar verecek bilemezsiniz. Ucu Tayyip Erdoğan’a kadar  uzanacaktır. Halk hırsızların ceza aldığını gördükçe bize olan inancı kuvvetlenecek, solcuların mücadelesine saygı duyacaktır.

Bize düşen yapmaktan ve fikirden kaçınmamaktır. Emeğini, fikrini, aklını oluşturmak zor olur, tahmin edilemeyen sorunlar çıkar, bazen başarısız olur. Her zaman böyle gitmez ama işte gitmedi. Şimdi önümüzde bir imkan var.Seçimlerde başardığımız gibi yine başarabiliriz. Toplum bizden yana, yüzde on üç oy almışız, bu kez gerçekten hem mecliste hem şehrin meydanlarında AKP’nin korkusu olabiliriz. 

fadiktemizyurek@gmail.com