Halk Erdoğan’ın ağzına o büyük laflarını tıkadı. Tepesinde ona her gün parmak sallayan birinin kahrını daha fazla çekmeyeceğini ilan etti. Hepimizi sevince boğan en önemli gelişme budur.

Gezi’de tadı damağımızda kalmıştı. Gezi direnişiyle başladı her şey ve sonunda bir diktatörlük heveslisinin belini kırdık. Sevincine de herkesi ortak etmek gerekir.

Bizim sevincimizin ayrı bir mesneti de var elbette.

Sevinçlerimizin coşkusunda boğuntuya gelmesin.

O zaman başkaydı şimdi başka olmasın.

Dün dündür bugün bugündür durumuna düşmeyelim.

Erdoğan yenildi, evet. Allah kimseyi aynı durumlara düşürmesin. Ama farketmezcilik de yenildi.

Neymiş? Farkedermiş. Hepimiz sevinirmişiz.

Tabi birileri tutarlı olmak için sevincini dışarı dahi vermiyor. Olsun.

E hani farketmezdi. Farketmezdiyse bu coşku niye?

Ben daha mecliste solcu milletvekili olsa ne olmasa ne diye edebi metinler yazanları dün gibi hatırlıyorum.

Neoliberalizmin değil ama uygulayıcısının ağzına kürekle vurur gibi seçim sonuçlarıyla vurmak pek bir farkediyormuş belli ki.

AKP’nin at oynatamadığı bir meclis, at oynatabildiği bir meclisten daha iyiymiş demek ki. Milletvekili sayısı demek eylemlerimizde protokol yaptıracaklarımızın sayısı değilmiş. Halkın aleyhine olacak kararların arsızca alınmasını engelleyebilme imkanıymış demek ki.

Yüce divana hırsızları, katilleri gönderebilme imkanının elde edilebilmesiymiş demek ki.

İmkanımızın olması imkansızı istemenin gerçekçi tarafıymış demek ki.

Farkedermiş.

Bir de şu Irkçı-Ulusalcı gazetelerin internet versiyonu haber-komplo-provakasyon sitelerinin kopardığı “ama HDP AKP ile anlaşmış”mış yaygarası vardı. Ne oldu sahi o? Sevinen arkadaşlarımızın birçoğu da bu yaygaralara çanak tuttu. Unutulmasın.

Neymiş? CHP-AKP koalisyonu konuşuluyormuş. Ola da bilirmiş.

Diyarbakır’da ise çocukların ayakları kopartılıyormuş AKP bombacıları tarafından.

Sokaklarında kontrgerilla geziyormuş 90’lar gibi.

Nerde objektif yaygaracılar. Tıs.

Neyse ki barajla birlikte komplocular da yerle bir oldu.

Politik mücadelenin ciddiyeti herşeyi belirledi. Halkımız bu ciddiyetle sandıklara gitti.

Seçimler de bir halkı güldürebilir. Sandığa gitti diye hayallerini satmaz halkımız.

Aklı başındadır. Ham coşkuların peşinde sürüklenip gitmez.

Irgatlar biraraya gelir diktatörleri def eder.

Bu yüzden halkımızın seviyesiyle paralel bir politik seviye ile işe başlamak şart.

Halkımız kimlerle ittifak kurulabileceğini bilgece öğretti.

Bu üç seçimlik maceranın sonunun gülerek bitirilmesi güzel.

Bundan sonrası için de politik olmak ve de tutarlı olmak belirleyici olacak.

Elbette ki seçim sonuçlarını ve seçim siyasetini tutturmuş olmak da belirleyici olacak.

İlgimiz yine politik olana olacak.

Müjde, yaz aylarında yine bir yere gitmek yok. İlgimiz politik olana dedik ya.

Ülkenin geneline seslenen politik mücadelenin izinden yürümeye devam edeceğiz. Sandıktan çıkan ve yüzleşilmek istenmeyen bir diğer zafer de budur. Daha da yerele değil daha da genele.

İçinden farketmez diyenleri şimdiden uyarıyorum. Farkeder.

Bir de unutmadan. Hani şu bir belgesel vardı. Venezuella’da halkçı Chavez iktidarına karşı yapılan darbe girişiminin boşa düşürülmesini anlatan belgesel Devrim Televizyondan İzlenmeyecek. Heh işte seçim de televizyondan izlenmeyecek artık. En azından üçüncü seferde birlikte sevinmek güzel. Bundan sonra herkesi seçim mücadelesine de bekleriz. Oy ve ötesi değil, o da güzeldir. Ama başından sonuna soluk soluğa seçim mücadelesi, esastır.