Patronlar  bizim memlette 949 Lira ödemek zorunda çalıştırdığı işçilere. Yasa böyle diyor. Yasalar pek ilgilendirmez patronları, işçiye ne kadar az öderse o kadar kar edeceğini bilir, pek oralı olmaz. Bu ücretin altında çalışanlar da var, tekstilde, oto tamirhanelerinde, kuaförlerde, pastahanelerde. Asgari ücret pek çok sektörde hikaye yani. Yasal zorunluluk pek çok patronun umurunda değil. Sigortasız çalıştırması bildik bir durum zaten.

CHP’nin ilk kez ekonomi ile bu kadar gerçek bir ilişki kurması ve kuvvetli argümanlarla konuşması dikkat çekici. Kılıçdaroğlu’nun sürekli ne diyeceğini kestiremeyen, kekeleyen dili çözüldü, Erdoğan’ın hamaset dolu laflarına laf yetiştirmekten vazgeçip bir siyaset hattı yakalaması gayet iyi. Verdiği sözler, yapacağı icraatlar inandırıcı değil ama bu asgari ücret politasına toplum kulak kesiliyor.

Neden böyle oluyor? Ne oldu da bu konu mühim  mesele oluyor, tersine dönmüş bir şekilde Davutoğlu laf yetiştirmeye çalışıyor CHP’ye? Dikkat ederseniz CHP başka hiç bir konuda doğru siyaset yapmıyor. Barış, Kürtler, kadınlar, doğa konusunda sosyal demokrat hükümlerini yerine getirmiyor veya üstünkörü konuşuyor.

Sosyal demokrasinin en temel maddesi tüm dünyanın kabul ettiği haliyle demokrat olmasıdır. Bizim memlekette CHP demokrat olmayı komünist olmak sandığı için toplumun sorunlarıyla uğraşamayı hep erteledi, devletin bekçisi olmayı sosyal demokrasi saydı. Taaki bu vakte kadar. Millet artık aman devletim, yaman devletim tekerlemesinden bıktı, aslı vardı MHP, zaman zaman AKP yeteri kadar ulusalcı ve Atatürkçüydü. Biraz sosyal olmaya karar verip “asgari ücet ne ola ki”demeye başladığı anda  CHP’li olmayanlar ve sevmeyenler de ne dediğine  bakar oldu. Koca dünya da bizim memleketin payına da sosyal demokrasiyi temsilen  CHP gibi bir parti düştü, kader işte.

Daha kötüsü de vardı fakat. Hala alakasız konularla ilgileniyor ve Atatürk ölmedi halüsülasyonlarına devam edebilirdi. Bu sefer böyle olmadı, toplumun çok ilgilendiği bir meseleye el attı ve konuya odaklandı. Gayet tutarlı ve anlaşılır bir dille halka asgari ücretin azlığını, kaynağı nasıl bulacağını anlattı. Bir kez daha en kaba gözlemle anlıyoruz ki toplumu ilgilendiren her şey siyaset yapanları da ilgilendirir. Toplumu yönetme  iddiası  var ise.

Diğer taraftan ekonominin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz insanlarda. AKP şimdiye kadar kendi seçmenini ve büyük bir halk kesimini sadakaya mahkum etti ama bunun da sonu yok. Her şey maddi dünyamızda. Maneviyat her daim karın doyurmaz, doyurmadı da. Erdoğan’ın sarayının bir ampülü asgari ücretin iki katı oluyorsa maneviyat hoş bir sedadır. Az da olsa AKP’liler de sindiremedi bu hoş sedayı.Ve halkın konusu oldu, asgari ücret ve Erdoğan’ın paraları. Bertolt Brecht’in “önce ekmek sonra ahlak” sözü ne kadar maddeci ve evrensel. Bildiğiniz gibi Brecht bir Alman.

HDP’nin bizim ekonomi politakımız solcudur, emekçinin, ezilenin insan gibi yaşaması siyasetidir demesi tartışmasız CHP ile kıyas bile kabul edilemez. HDP’nin ekonomi –politiğine  CHP  eline su bile dökemez. Bildiğimiz CHP’nin eski zamanlarına oranla toplumla buluşma çabalarıdır, atipik olan. Davutoğlu TÜSİAD’a sormak istiyor asgari ücreti, asgari ücret artarsa işyerleri kapanırmış. Büyük patronların paralarının derdine düşen  başbakan ne kadar da maddeci düşünüyor. Televizyona her çıktığında çocukların başını okşarken gördüğümüz  Davutoğlu hangi manevi değerlere sığınıyor acaba? Bir tarafta emekçileri sömürenler bir tarafta su gibi duru çocuklar.

Sahtekar başbakanın maneviyatı da sahte. CHP’nin de seçim politikası Davutoğlu’na göre daha halkçı elbette. Görecelilik ne kadar da değerli bir kavram.

HDP,CHP ile CHP, AKP ile eşit değildir. Hepsi de sistemin partileridir degildir. Arada dağlar kadar farklar vardır. Bu bizim solcuların en berbat en halk sevmez ve nihayetinde en mücadele kaçkını mide bulandırıcı laf kalabalığıdır. İlle debir eşitlik arayacaksak eşitlik, dünyanın bütün çocuklarının saçlarını okşama mücadelesidir.

fadiktemizyurek@gmail.com