Berkin’in katilleri açıklanmadan bu dava bitmez. Hepimizin benimsediği veya benimsemediği birçok sefer Berkin’in katillerinin açıklanması istendi. Görülmedik derecede kalabalıklarla da, birer birer de. Bazen bir ekmek naifliğinde, bazen dişe diş polis şiddetine göğüs gere gere.

Hiçbirine “demokratik” bir ülkede olabilecek seviyede cevap alınabildi mi?

“Emri ben verdim” dendi.

Kürsülerden evladını yitirenlere “yuh” çektirildi.

Üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen ortalama “hukuk” devletlerinde olabilecek seviyede bir hukuki süreç görülemedi.

Berkin için adalet isteyen her kimse şiddet gördü, gözaltına alındı, tutuklandı.

Berkin için adalet arayışı cevapsız kaldı.

Peki bugün ne konuşuluyor?

Bu ülkenin insanları Norveç standartlarında hukuka ve demokrasiye sahipmişçesine şok geçiriyor. Demokrasinin ışıl ışıl aydınlattığı ülkemizde terörün karanlığı lanetleniyor. O karanlık eller, o gizli cemiyetler, o basılan düğmeler, istihbarat servisleri aranıyor.

Bu ülkede devrimcilerin çok iyi bildiği bir süreç yaşanıyor. Hemen 12 Eylül’de tövbekar olmuş babamızın öğütleri aklımıza gelmesin. Göz göre göre gaz fişekleriyle halkın adalet çığlıklarını bastıranlar olduğu müddetçe adaleti arayan devrimciler olacaktır. Bizler de Norveçli değiliz.

“Ama bunu AKP kullanacak.”, kullanabilir. “Ya istihbarat örgütleri devredeyse?” Elbette. İstihbarat elemanlarına boşuna maaş verilmez. “Böyle değil şöyle yapılmalı” Hay hay. Ama bunların hiçbiri adalet talep edenlerin mücadelesini gölgeleyemez. Tıpkı Gezicilerin mücadelesini gölgeleyemediği gibi. Keşke ölmeselerdi. Keşke aramızdan hiçbiri ayrılmasaydı. Onların taleplerini hepimiz olsaydık da söküp alsaydık o alçak katil sürülerinin elinden. Olmadı.

Kendi savcısının kurşunlanıp kurşunlanmadığını karanlıkta bırakanlar Berkin’in katilleriyle birlikte karanlıkta yaşamayı tercih ettiler. Kafa kesen İŞİD’çilerle Musul Konsolosluğu için bir aydan fazla pazarlık ettiler. Ne takaslar yapıldı, ne ödünler verildi muamma. Çok gizli. Ama Berkin’in katillerinin açıklanmasını isteyenlerle bir gün görüşmediler.

Bu yüzden karanlık elleri uzaklarda aramaya gerek yok. Kardeşlerimizin, gençlerimizin, çocuklarımızın katillerinin elleri yeterince karanlık değil mi?