Şu genç yaşımda üç seçim dönemini ard arda yaşayarak seçimlerle ilgili tahsilimi bir hayli ilerletmiş oldum. Son seçim dönemimi de yine birlikte yaşıyoruz ve görüyoruz. Daha seçim mi sokak mı karar bile verilememişken tüm toplumla birlikte herkesi siyasallaşmış olarak görmek mümkün.

 
AKP’den başlayabiliriz mesela. Nasıl da ölümcül bir kavgaya tutuşuverdiler. Hani ANAP’a DYP’ye hiç mi hiç benzemezdi? Çiller-Demirel, Akbulut-Özal gibi olamazlardı? Beter oluyorlar gözlerimizin önünde. Görmesem inanmazdım. Olanları gördükçe aynı Nevşin Mengü gibi olduk toplumca. Bu soysuzlar çetesi neden bugünlerde birbirine düştü dersiniz? Hep birbirlerini kollayan nezaket topağı dokunsan ağlayacak narinlikte insancıklar ne oldu da aç kalmış panterlere dönüştüler? Söylenen o ki milletvekili adaylıklarının belirlenmesi konusunda AKP içindeki bloklar kapışıyorlarmış. Ya değilse ne ola ki?
 
AKP eriyor. Doğru. Halkımızda bu fikre sıcak bakıyor olsa gerek her yerde Arınç-Gökçek atışması alabildiğine konuşuldu, tartışıldı. Bir de herkes Davutoğlu nerelerde diye meraklandı durdu. Herkes güldü, eğlendi, kızdı, taraf tuttu. Acaba hangisi haklı? Günler ilerledikçe hergün bu çekişmeler konuşulup duracak. Bu kez lehimize olan AKP’lilerin kendi aralarındaki çekişmede pozisyon alınıyor olunması. Halk kararını gördüklerine göre verecek. Karar vermek hiç kolay değil. Şunun şurasında iki ay sonra seçim var.
 
Peki ya bizler? Tam herkes oh diyecekken tüm tartışmalar yeniden başladı. Herkes hop oturup hop kalktı. Birçoklarımız sokağa gidemez, klavyenin başından kalkamaz oldu. Yorum yorum yorum, beğen beğen beğen. Olsun. Selfiden daha toplumsal. Gündem elbette seçim.
 
Seçimler işte böyle birşey. Gezi’ler gibi. Tekel’ler gibi. Özgecan’lar gibi. Toplumu siyasallaştıran birşey. E biz bunların nesinden uzak duralım. Hangisinden uzak durduk ki? Ailelerimiz hep “olaylara karışma” dedi ama hep bu siyasal olaylarla karmakarışık olduk. Bu seçimlerde de olmaya devam edeceğiz.
 
Üç yıllık seçim tahsilimin ilki Gezi’nin hemen ardından geldi. Neyin neye sığıp sığamayacağına karar veremedik. Toplum adına konuşması gereken siyasal güçler aralarındaki mesafeleri kapatamadı. Yıllardır adını duyduğumuz ama ilk defa kendisini gördüğümüz gerçekten halk tarafından oluşturulmuş meclisleri ise çatır çutur yedik. Gezi’nin devamı forumlar seçimleri konuşmak istediğinde yol arkadaşlarımızı oradan hızla uzaklaşırken gördük. Hatırlıyorum. Meclislere pek kulak vermedik.
 
İkinci seçim tahsilim göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Kurduğumuz birlikler tam hazır olamayıverdi, herkes desteklerini tivitledi. O aday mı bu aday mı derken seçim siyaseti yapanlar oylarını yükseltti. Altılardan onlara kadar gelinebildi. Toplumun geneline seslenmek iyi oldu. Halk elini uzattı. Diktatörlüğün karşısında kardeşleriyle arasındaki buzları eritti. Ülke açpında siyaset boy verdi. Sandıklara da gidildi denizlere de ki mazeretli katılamayanların boykotunu da yabana atmamak gerekebilir. Hatırladıklarım bunlar.
 
Hepbirlikte geldik üçüncüsüne.  Sandık mı sokak mı karar verilememe el değiştirdi. Hatta önce sokak sonra “yok yok sandık” bile oluverdi. Bu sefer hem kendimizin hem arkadaşlarımızın birlikleri de vardı. Ortak hedef AKP diktatörlüğüydü. Bu konuda genel anlaşma vardı. Seçimler olasıya herşey iyiydi.
 
Bu seçimler meselesine gelince bizim arkadaşlara bir haller oluyor. Tüm ilke ve programlar bu aylarda hatırlanılıyor. Tüm disipliner faaliyetler bu aylarda öneriliyor. Yapılması gereken herşey bu aylar içerisinde olması gerekiyor diğer aylara hiçbirşey bırakılmak istenmiyor. Diğer günler herşey serbest bu günlerde çoğu şey sımsıkı olması bekleniyor.
Halkımızın ve bizim ise tek beklentimiz dişimizi iki ay sıkıp diğer günler gösterdiğimiz umutvarlığı korumak ve şu seçimlerin de yakasından kavramak olmalı. Bir grevin, bir yürüyüşün yakasına yapışıyor gibi seçimlerin de yakasına yapışmak var.
 
Seçimlerin yakasına yapışmadan iki yakamız bir araya gelmez. Üç seçimdir elimizin tersiyle ittiğimiz, burun kıvırdığımız, sebepler edindiğimiz seçimler toplumu ısıtacak, AKP’yi yakacak. Yüzde on barajını HDP’li arkadaşlarımız aşacak ve AKP daha da köşeye sıkışacak. Bahariye’den Boğa’ya yürümekten daha mı zayıf olur? Kulak verir misin çığlığıma?