1 Temmuz’dan sonra bizi ne bekliyor?
Çekilme ne anlama geliyor?
Şimdi ne yapacağız?
Bu sorular herkesin aklında.
Öncelikle Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesi Anayasa’ya aykırı. Kadınları ve LGBTİQ+’ları, toplumun yarısını karşısına alarak tek bir kişi buna karar veremez. Danıştay’ın “yürütmeyi durdurma” talebi hakkında ikiye karşı üç oy şeklinde başa baş bir oy çokluğuyla verdiği red kararı, bu tartışmanın sürdüğünün göstergesidir. 1 Temmuz itibariyle İstanbul Sözleşmesi Türkiye’de yürürlükten kalkmış olsa da bu karar hukuk nezdinde de toplum nezdinde de yok hükmündedir.
Külliye zorda, hükümet terazide
Kadınları ve LGBTİQ+’ları yaşatacak olan, kazanılması için nice bedeller ödenmiş İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak öyle kolay değil. Mecliste kurulan, her hafta aceleyle birden çok toplantıları yapılan, göstermelik bir “şiddeti araştırma komisyonu” işliyor. Bir gün önce gece yarısı kadınlar aranarak “Külliye'de" acil toplantıya çağrıldı. 1 Temmuz’da kadına yönelik şiddetle ilgili eylem planını, hem de Cumhurbaşkanı’nın ağzından açıklamak zorunda kalıyorlar. Danıştay iptal istemli açılan davalar için nihai kararı vermeyi geciktiriyor.
Çünkü bir yılı aşkın süredir ne zaman sözleşmeyi tartışmaya açsalar meydanlar kadınlarla ve LGBTİQ+’larla doldu, sokaklar kadınlar tarafından zaptedildi. 2011 yılında sözleşme imzalanarak ortaya konan kadına yönelik şiddeti sonlandırma siyasi iradesinin, geri çekilme kararıyla ortadan kalktığını biliyoruz, biliyorlar. Her ne kadar sözleşmeyi kağıt üzerinde bırakmaya çalışsalar da mücadelemizle şiddete karşı kalkan olan sözleşmenin ne kadar hayati olduğunu tüm toplum biliyor. Bu yüzden “Külliye” zorda ve zorda olan sadece “Külliye” değil, AKP hükümeti oy kaybediyor. Siyasi iktidar halkın terazisinden düşmek üzere, sallanıyor. Her bir kadın cinayetinde, Elmalı gibi davalarda, LGBTİQ+’lara dönük nefrette sallamaya devam ediyoruz.
Paçasından tuttuğumuz siyasi iktidarın şimdi ellerimiz yakasında, gözünün içine baka baka alaşağı da edeceğiz.
1 Temmuz sonrası endişeye kapılan, kendini daha yalnız hisseden kadınlar ve LGBTİQ+’lar bilsin ki asla yalnız yürümeyecekler. Tek adam hayatlarımıza karar veremez, mücadelemize karar veremez. Hukuksuz ve gayrimeşru yasakları ve kararları kendilerinin olsun. Bize emirleri geçmez. Kadınlar ve LGBTİQ+’lar, eşit ve özgür yaşamak varken, biat etmez. Haklarının bilincinde ve farkında olan bizler kazanımlarımızı unutmayız. Aklımıza, cesaretimize ve örgütlü gücümüze güveniyoruz.
Örgütlenerek uygulatacağız
İstanbul Sözleşmesi bizim olduğu gibi, artık hepimiz İstanbul Sözleşmesi’yiz. Kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin sonlandırılması için neler yapılması gerektiğini biliyoruz. Siyasi iktidarın o çok korktuğu ve ağzına dahi almadığı toplumsal cinsiyet eşitliğinin, şiddeti önlemede nasıl bir anahtar olduğunu biliyoruz. Bir sözleşmenin varlığı ile yokluğu çok önemlidir ama bir o kadar uygulanması da önemlidir. Sözleşmeye taraf olduğumuzda türlü engele rağmen uygulanmasını sağlayan feminist hareket, kadın hareketi, LGBTİQ+ hareketi oldu. Daha zorlu engellerle karşı karşıya olsak da yine kadınlar ve LGBTİQ+’lar olarak tüm toplumla sözleşmenin her bir maddesini uygulatabiliriz. 6284’ü de mücadelemizle çıkardık uygulanmasını da biz sağlıyoruz.
Yaşam tarzımıza, laikliğe, eşitliğe, özgürlüğe yönelik saldırıları artsa da, anayasayı, yasaları hiçe sayan zorbalıkları olsa da bizim de örgütlü mücadelemiz var.
Anayasa’dan, yasadan, sözleşmeden vazgeçmeyeceğiz.
71 ilde kurulan Kadın Meclisleri’ni 81 ile tamamlayacağız. Eşitlikçi feminizmi her ilçede örgütleyeceğiz. İşçi, üniversiteli, liseli kadınları meclislerimizle eşitlikçi feminizmde buluşturacağız. Feminayı yıldızla buluşturduğumuz gibi bayrağımızı her yerde dalgalandıracağız. LGBTİQ+’ların heteronormatif kapitalist sistem karşısında politik mücadelesini yükselteceğiz.
Bir gün değil her gün,
Bir kentte değil her kentte,
Belirli bir süre için değil tüm zamanlar için,
Tek bir kimlik için değil tüm eşitsizlikler için hep beraber mücadele edeceğiz.
Bu şekilde anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygulatacağız, eşit ve özgür yarınlara kavuşacağız.