Yalan ekonomisi yine devrede. Seçim yaklaşıyor, ekonomideki çöküş hızlanıyor. Yalanlar ise ardı ardına geliyor. Hem de ne çöküş! Doların artış hızına yetişebilmek mümkün değil. Daha dün akşam 4.65 TL’ye çıkan dolar, aradan 24 saat bile geçmeden 4.80’e fırlıyor. Dış borcun 500 milyar dolara, cari açığın ise 55 milyar dolara dayanması, buz dağının sadece görünen yüzü.

 

AKP-saray rejimi köşeye sıkıştıkça sıkıştı. Ekonomi hakkında açıklama yapmamaya adeta yemin etmiş gibiler. Ağızlarını bıçak açmıyor. Nasıl açsın ki? Sorunların milyonda birini ifade etmeye kalkan Mehmet Şimşek’in derhal üzeri çiziliverdi, azarlanması yetmedi aday bile yapılmadı. Gerçeklerin kırıntısını dahi ağzına almaya kalkan herhangi bir AKP’li, artık kırk katır mı kırk satır mı seçsin, ölümlerden ölüm mü beğensin, şaşırıyor. Bir tek Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi açıklama yapabiliyor. Ne diyor Zeybekçi? Tam doların 4.65 TL’ye çıktığı dakikalarda, Erdoğan’ın seçim kampanyası için vatandaştan bağış istiyor! Pişkinliğin düzeyine bakınız.

Batağı gizleyemiyorlar

Ekonomik kriz artık sadece bir söylenti olmaktan çıktı. Enflasyon artıyor, cari açık artıyor, dolar-euro zaten artıyor, zamlar ve vergiler artıyor, yoksul ve işsiz sayısı artıyor. Bunca artan arasında, azalan tek bir şey var: Cebimizdeki para.

Şimdiye kadar AKP-saray rejimi, kredi musluklarını açarak ekonomiyi büyütmeye çalıştı. “Teşvik kredisi”, “can suyu kredisi” vb. pek çok kredi türü icat ederek ekonomiyi canlandırmak istediler. Dolar üzerinden aldıkları dış borçlarla açtıkları bu krediler ise, dış borcu kabarttıkça kabarttı. Bunun karşısında ekonomi büyüyor gibi gösterildi. Yalan ekonomisi işte bu şekilde her yönüyle sahneye çıktı.

Oyunlarının kuralı basit ama uyması zor. Ekonomiyi büyüyor gibi göster. İşsizlikte artışı türlü manipülasyonlarla gizle. Böylece rakamsal hedefler tutuyor gibi göster. Ve oyunu kazan! İşte AKP-saray rejiminin yalan ekonomisi budur. Seçimlere kadar kağıt üzerinde herşeyi yolunda göstermeye odaklanmış vaziyetteler. Oy kaybını önleyebileceklerini düşündükleri en minimum zaman dilimine seçimi sıkıştırmaları da bu yüzden. Ne kadar kısa sürede seçim olursa, hem siyasette hem de ekonomide battıkları girdabı o kadar çok gizleme imkanları olacak. Oyun böyle işliyor. En büyük korkuları ise, oyunlarının bozulması.

Unuttukları ise şu; “gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.” Gırtlağınıza kadar battığınız ve beraberinde koskoca bir toplumu sürüklemeye kalktığınız bu batak elbette açığa çıkıyor. Erken seçim planlarınız da tutmuyor. Yalan ekonominizin çöküşe çoktan geçtiği gerçeği suratınıza çarpıyor.

Kendinize Lamborghini otomobili, bir tek kuş sütü eksik iftar sofralarını, bin odalı sarayları; geri kalan tüm topluma ise sefaleti reva görmenizi, maaşlarına dalga geçer gibi 3 kuruş zam yaptığınız asgari ücretliler, memurlar, emekliler unutmayacak. Evet, korkularınız gerçek olacak. İşsizlik, yoksulluk, sefalet batağınıza saplanıp kalmamak için harekete geçenler, oyunlarınızı bozacak.