Malum gündem Reza Zarrab davasına kitli. Bakanlar, yolsuzluklar, Man Adası derken her gün ortaya çıkan yeni belgelerle yatıp kalkar olduk. Tüm bu gündem ekonomiyi elbette etkiliyor. Zarrab davasıyla uğraşan AKP, her gün ne kadar antiemperyalist olduklarını anlatıp duruyor ama şu açık ki, Türkiye ekonomisi uzunca zamandır üretimden çok, doların değerine endeksli halde. Dolardaki iniş çıkışlar ekonomiyi doğrudan etkiliyor. Son gelişmelerle beraber doların epeydir yükselişte olması da gidişatı olumsuzlaştırıyor.
Erdoğan bir süredir “Ey, Hey” hitapları ile Merkez Bankası’na ayar vermeyi bıraktı ancak bu kez de manipülasyon yapma eğilimine girdi. Örneğin yakın zamanda işsizlik oranlarını değerlendirirken “Aklınıza niye işsizlik çift hanede sorusu gelebilir. 9.2 milyon yeni istihdama rağmen kadın ve gençlerin katılımıyla işsizlik yüksek oluyor” deyiverdi. Ne kadar da kolay söyleniyor değil mi? Kadınlar ve gençlerin iş gücüne katılımının artması nedeniyle işsizlik çift hanelerdeymiş, yani tüm sorumlu kadınlar ve gençler. Söylemde sorumluluktan sıyrılmanın yolunu bulurlar elbette ama gerçek tabloyu ne yapacaklar?
Tabloya bir göz atalım. DİSK’e göre işsizlik 17.3, genç işsizlik ise 20.6; TÜİK’e göre ise, işsizlik oranı 0.7 puan geriledi ve 10.6 oldu. TÜİK bu oranı verdikten sonra ekliyor: “Ancak istihdam kalitesindeki bozulma işsizlik oranındaki gerilemenin geçici olduğunu gösteriyor. Veriler, istihdam artışının gerçek işçilerden değil, stajyer, kursiyer, çırak ve bursiyer artışından kaynaklandığını ortaya koyuyor.” TÜİK bile böyle diyor! TÜİK’ten bahsediyoruz yahu TÜİK... Hani şu işsizlik oranlarını düşük gösterebilmek için; ev kadınlarını, iş bulmaktan ümidini kesmiş ve artık iş aramayanları işsizlik oranına dahil etmeyen İstatistik Kurumu. Onlar bile öyle diyorsa, varın gerçekleri siz düşünün.
Türkiye’deki işsizliğin boyutları uluslararası kapitalist kurumlar tarafından devamlı kredi notunun düşürülmesi ile de ortaya çıkıyor. Moody’s’in birkaç ay önce Türkiye’nin kredi notunu bir kademe düşürerek “yatırım yapılabilir” seviyesinin altına indirmesi henüz etkisini korurken, Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR de “başta inşaat sektöründe olmak üzere seri iflas riski büyüyor” açıklaması yaptı. Türkiye’de üç ayda bir yaptıkları şirket incelemelerini artık haftada bire indirdiklerini belirten kurum, büyümenin istihdama dayalı olmadığını da söyledi. Bunları biz demiyoruz, AKP’nin kendi işbirliği yaptığı, göbekten bağlı olduğu kapitalistlerin sözleri bunlar. Bize inanmıyorsanız, kendiniz açıp okuyun lütfen.
Bir de Erdoğan’ın bir açıklaması daha var. Bazı iş adamlarının mal varlıklarını yurtdışına kaçırma girişimleri olduğunu belirterek, bunun vatana ihanet olduğunu söyledi. Kendi Man Adası’na kaçırdığı paralarla ilgili elle tutulur tek bir açıklama yapmayıp bunu açıklaması ile elbette kendini komik duruma düşürüyor. Ama kendini komik duruma düşürdüğü bir nokta daha var. Ülke ekonomisini “bazı iş adamları”nın yurt dışına göndermekten vazgeçirdiği paralarla mı döndürecek? Gırtlağına kadar borç içerisindesin, işsizlik oranların giderek yükseliyor, üniversite mezunlarına iş bulamıyorsun, sosyal medyaya bakın, her gün farklı bir iş kolu mezunu insan “bize iş verin” feryatları içerisinde. Tüm bunları unutturmaya çalışabilirsin elbette. Milyonlarca işsizden bahsetmek yerine milyonlarca dolardan bahsetmek sana daha kolay gelebilir. Ama bu gerçekleri gören ve durdurmaya niyetlenen milyonlar da var, işte bunu unutamazsın.