Vergi burjuva devleti için kutsaldır. Sürekli tekrarlanması gereken bir ibadettir. Öyle büyük bir önemi vardır ki, para kazanan birinin, yaptığı işi dürüstçe yaptığını belirtmek için vergilerini ödediğini söylemesi gerekir. Her dükkanda, görülebilecek bir yere asılan o vergi levhalarını görürüz. İşlerin iyi gitmesi adına uğur getirmesi için asılan “Bismillahirrahmanirrahim” tabelalarının yanında.

Mülkü olmayan işçi, vergi öder. Dükkan sahibi, vergi öder. Toprak sahibi, vergi öder. Konut sahibi, vergi öder. Araba alacak kişi, vergi öder.

Vergi ödemeyen kişi, burjuva devleti için kafirdir. Derhal aforoz edilir ve cezası neyse kesilir. Tabii tüzel vergi yükünün az ya da hiç olmadığı denizaşırı -ya da moda olan tabiriyle off-shore- şirketler açacak düzeyde astronomik bir servete sahip değilse.

Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan Paradise Papers, dünya kamuoyunu derinden sarstı. Mevcut ekonomik düzenin “yasallığı”nın ne anlama geldiğini; hırsızlığın fabrikalardan, semtlerden, şehirlerden, ülkelerden, kıtalardan da ötelere nasıl aşabildiği ve küçük, sevimli ada ülkelerine sığdırılabildiği ortaya çıktı. Tüm hayatı yaratan emekçileri milliyetçilik, vatanseverlik gibi fantezilerle yozlaştıran ve bu soyut fikirler uğrunda ölmelerini bekleyen sermaye sınıfının ne kadar vatansever olduğunu gösterdi.

Öncelikle şunu belirtelim; tüzel vergi yükümlülüklerini azaltmak için off-shore şirketler açılmasının önüne engel olabilecek dünya çapında varılmış bir anlaşma vesaire yok. Yani yapılan iş görünürde tamamıyla yasal. Oğullarına kayıtlı off-shore şirketler çıkan bizim başbakan da “Gizlimiz saklımız yok, denizcilik zaten küresel iş” demişti.

Sorun, “anayasanın çiğnenmesi, hukukun ayaklar altına alınması” basitliğinde ele alınacak subjektif bir sorun değil. Sorun, tekelci sermaye düzeninin kendisiyle ilgili. Fakat yapılan iş yasal da olsa, gizlilikle yürütülmesi bu haydutlar sürüsü için oldukça elzem. Zira kendilerinin belirlediği yasalardaki yükümlülüklerden kurtulmak için yapıyorlar bunu.

Ama belirsizlikler düzeninde, hiçbir zaman güvende olamazsınız. Milyarlarca dolar servetiniz olsa bile.

Dedik ama ne olduğundan da pek bahsetmedik. Para kazanan herkes vergi öder, ödenen vergi de kişinin ne kadar kazandığına ve ne kadar sahip olduğuna göre hesaplanır. Fabrikatör fabrikasına göre, çiftlik sahibi çiftliğinin gelirine göre, dükkan sahibi dükkanın kazancına göre, işçi asgari ücrete kesilen vergiye göre.

Fakat burjuvaların dünyasında, aşırı ya da aşırıdan biraz daha fazla gelir elde ediyorsanız, kurduğunuz işletmelerin daha da fazlasını kazanmasını istiyorsanız, diğer sıradan insanların paşa paşa ödediği vergileri ödemek istemeyebilirsiniz. Kendi ülkenizdeki vergi kanunları sizi ve pek tabii ki sermayenizi bunaltabilir. Milyarlarca dolarlık servetinizin, anavatanınızdaki yüksek vergi oranlarına maruz kalması paranızın güneş almayan kısımlarında iltihaplanmaya yol açabilir ve biraz bulunduğunuz yerden uzaklaşmak isteyebilirsiniz.

Bu büyük sıkıntınıza bir çare elbette ki vardır: Off-shore yatırımcılık! Hem de hiçbir yasada buna karşı bir madde yok. Hatta bu yöntem üzerine kurulu bir sektör, sadece bu işle uğraşan hukuk şirketleri hatta gelirinin büyük bölümünü bu sektörden elde eden, sanayisi gelişmemiş ülkeler bile var!

Derhal arkanızda bulunan koca dünya haritasında bir keşfe çıkarsınız ve “vergi cenneti” olarak adlandırılan küçük ada ülkelerinden haberdar olursunuz. Bu işe giren pek çok ülke var; başta İsviçre, Lüksemburg, Man Adası, Malta… Eğer Osmanlı Torunu olduğunuzu iddia ediyorsanız, muhtemelen Malta ismi size daha tanıdık gelecektir. Malum, devraldığınız anlı şanlı geleneği, hali vaktiyle Osmanoğlu ailesinin zapt ettiği Malta’da voliyi vurarak sürdürmeniz mümkün.

İlginç bir fetih anlayışı ama. Kendi ülkeniz olan Türkiye’de vergi ödememek için vergi oranı düşük Malta’da şirket açıp sermayenizin çoğunluğunu orada işletmek. Ama neyse… Zaten vatanseverliğin ne olduğunu bir tek siz bilirsiniz.

Durum nedir? Malta gibi bir ada ülkesinde off-shore şirketinizi açtınız. Yüksek vergi oranlarından alerji kapan sermayeniz, uluslararası alanda saygın bir hukuk kuruluşunun da katkılarıyla güneşli ve cıvıl cıvıl kumsallarıyla nam salmış bir ülkede lüks bir tatile gönderilmiştir. Oranın yerel mutfağı ile semirecek, güneşi ile bronzlaşacak ve üremek için daha fazla alan sahibi olacaktır.

Bu küçük kaçamaktan da kimsenin haberi olmadı. Zira off-shore danışmanlığı, kaliteyi olduğu kadar karşılıklı güveni de ilkelerinin arasında en önemli olanlarından biri olarak gören bir hizmettir.

Belki bu sefer Türkiye kazanmadı ama, sizin oğullarınız çok ama çok fazla kazandı. Bu Türkiye’ye yeter de artar bile. Çünkü siz milletin gururusunuz.

***

Gülünç olmasına gülünç, ama bir o kadar da gerçek. Tekelci sermaye düzeninin geldiği aşama geçtiğimiz yıl Panama, bu yıl da Paradise Belgeleri ile karşımızda duruyor. Bütün çıplaklığıyla demek isterdim, ama daha dünya çapında at oynatan kaç haydutun kendi ülkelerinden bu şekilde vergi kaçırdığını tam olarak bilmiyoruz. Muhtemelen de bilemeyeceğiz. Emeği ile geçinenlerin yanında, başkalarının emeklerini küresel ölçekte gasp edenlerin dünyası sislerle dolu.

Fakat yine de, ilham almak lazım. Sermaye sınıfı, kendi varoluşunun gerekliliğini, yani emek hırsızlığını yapabilmek için hiçbir çabadan geri durmuyor. Sahte şirketler açıyor, kapatıyor, adını bilmediği ülkelere para aktarıyor, sermaye hukukundan labirentler çiziyor. Uğrunda emekçileri ölüme gönderdikleri “kutsal” vatanlarını dolandırıyor. İhanetin sınırını kendisi belirliyor ve bu sınırları da en çok kendisi aşıyor.

Bunu gidip onlar gibi hırsızlık yapalım diye söylemiyorum. Sermaye sınıfı sadece çıkarları için ve çıkarlarıyla yaşıyor. O kadar iyi biliyor ki, o büyük vurgunları yapmasa kurulu çürük ekonomik düzen işlemeyecek.

Farkına varalım; sermaye düzeni işlemediği için değil, işlediği için bir sorun, bir kanser. Yama yapılamaz, düzenlenemez, söküp atmak gerekir. Burjuvazi kendi varoluşu için nasıl çırpınıyorsa, tüm dünyada üretenler ve üretenlerin temsilcileri de aynı çabayla onlara karşı mücadele etmelidir.

Yoksa yıl artık 2017; artık neredeyse her şey uluorta yapılıyor. Her günün vergi kaçakçılığı skandallarıyla, off-shore şirket dökümanlarıyla geçmemesi için bir sebep yok. Oturur izleriz.