Siyasette yenilgi almak kötüdür.

Sosyalistler, Sovyetler Birliği yenilgisinin etkisini hala üzerlerinden atamadılar. Hatta Fransız İhtilali’nin hayal kırıklıkları bile hala devrimcilerin omuzlarında ağır bir yüktür.

Elbette ki hayat devam eder.

Akıl yeni yol ve yordamları arar bulur.

Yenilmek, başı kabak ayağı çıplakların sonu değildir. Kaybedecek fazla bir şeyleri, zaten hiç olmamıştır. Ne kadar yenilse de kalkıp yeniden çekişmeye başlar.

Ama neden böyle olsun?

Örgütler, liderler, devrimci siyaset ezilen ve sömürülen insanların yenilmemesi için vardır.

 

*

Toplum hangi cevabım doğruysa ona not versin gidişatı iyi sonuç vermedi.

Hem ateşkesin bitmesi, hem de seçim siyaseti birlikte olmuyor.

Bunlar birbirini nötralize ediyor.

Eder mi etmez mi? Bence denemeye bile gerek yoktu ama denedik ve gördük işte.

Lami cimi yok.

 

*

Bizim Türkiyeli muhaliflerin çok sevdiğim bir özellikleri var.

Sürekli esas mesele dışındaki bütün konuları konuşmak eğilimindeler. O konu konuşulmasın diğer bütün konular konuşulsun.

Böyle tatlı tatlı konuşalım. Al gülüm veriver gülüm.

Havanda su dövelim. Nafile namaz kılalım. Aman bir tatsızlık çıkmasın.

Evet bir tatsızlık çıkmasın ama orada bir gerçek ölüyor.

 

*

HDP iki puan oy kaybetti.

Ona mı yanalım AKP’nin yüzde 49,5 olduğuna mı? Son söylediğim çok daha beter.

Bu toplum AKP gibi bir yaratığa o kadar oy veriyor.

Korkuyor ve “tamam kabul” diyebiliyor. Direnmiyor. 12 Eylül anayasa oylamasında davrandığı gibi davranabiliyor.

Keşke onu bu koşullarla karşı karşıya bırakmasaydık, o da bu tepkiyi vermeseydi.

Keşke bütün Türkiye sağının birleşmesine vesile olmasaydık.

 

*

Türkiye’deki sistem iliklerine kadar titredi.

Hani “titre oligarşi” diye bir slogan var ya, aynı oradaki gibi. Oligarşi titredi.

Neden mi titredi?

Bu ülkedeki sade insanların, bu ülkedeki mütevazı insanların diğer sade ve mütevazı insanlara dert anlatabilmesinden korktu.

O sade, mütevazı, gösterişsiz, sıra neferi, kahramanlık taslamayan ve büyük insanlık en sonunda düşündüklerini bir program olarak ileri sürebildi.

Kendisini bir parti örgütlenmesi olarak ortaya koydu.

İçinden bir lider çıkarttı ve siyaset yaptı.

Marjinal hale getirilemedi, öcü haline getirilemedi, düşman haline getirilemedi, terörist haline getirilemedi… Yürüdü bildiri dağıttı, miting yaptı, akıllıca konuştu, halay çekti, güler yüz gösterdi…

 

*

Ben sistemi bu kadar korkuttuğumuzu, bu kadar titrettiğimizi hatırlamıyorum hiç.

O kadar korktular ki iç savaş çıkarmayı bile göze aldılar.

Demek ki neymiş?

Sade, mütevazı, gösterişsiz, sıra neferi ve kahramanlık taslamayan insanlar yani kitleler tarih yazabiliyorlarmış. Asıl ve hak ettikleri gibi kahraman olabiliyorlarmış. Sistemi korkutabiliyorlarmış.

Sonradan kendileri korksalar da.

Korktular ama korkutmayı da başardılar.

hakanozturk1871@gmail.com