Efendim, halkımız neden AKP’ye oy verdi?
Toplum, yapılan bir şantaja nasıl böyle bir yanıt verebilir?
Bazen insanlar nasıl yapılan şantajlara, ayartmalara şövalyece yanıt vermezlerse, halkımız da böyle yapabilir. Bu çok doğru bir hareket olmayabilir ama mümkündür. Toplumlar her zaman her şeyin en doğrusunu yapmazlar. Yapamayabilirler. Kendilerini köşeye sıkışmış hissedebilirler.
Toplumu bir hamur gibi kolayca yoğuramazsınız. Kolayca istediğiniz şekli veremezsiniz. Toplum bir mermerdir. Toplum yanardağdan akıp gelen magmadır. Toplum dalgalı bir denizdir. Şekil vermek, yanmadan tutmak, içinde boğulmamak zordur.
Biz yine de şekil vermeye çalışalım, tutalım ve içine dalmaya çalışalım ama bilelim ki zordur.
*
Hafife almayalım diye söylüyorum. Dikkatli olalım diye söylüyorum. Çabucak karamsarlığa kapılmayalım diye söylüyorum. Öyle yapılıyor da o nedenle söylüyorum.
Dayanılamıyormuş. İsveç, Norveç, Danimarkalara gidilmek isteniyormuş.
Bu ne lapacılık yahu?
Toplumun AKP’ye doğru kaçmasına kızanlar, İskandinav ülkelerine doğru koşarken herkese ahlak taslamaya kalkışıyor. Hadi onlar halk, en uygun dozda solcu olma konusunda uzman olan arkadaşlara hiç uyuyor mu bu hareket?
*
Sakin ve sabırlı olmalıyız.
Bu yollar uzundur, incedir, engebelidir, dolambaçlıdır.
Mahir yoldaş bu sözünü, bu gibi anlarda sakin ve sabırlı olabilelim diye söylemişti. Dikkatli bakarsak, onun elimizde kalan resimlerinde ne kadar sakin ve sabırlı olduğunu görebiliriz. Paniğe kapılmak, şoke olmak onun izinden gitmeye çalışanlara yakışmaz.
Onun resimlerini sosyal medyada paylaşanlar için dahi geçerlidir bu sözüm.
Madem suretini paylaşıyorsunuz ruhuna da uyun.
*
Toplum geniş bir tepsinin içindeki cıva damlasıdır. Hava cıva değildir. Cıvadır.
Onu zapt etmek, belirlemek, bilmek zordur.
En büyük ilim kendini bilmekse; toplumu bilmek, kesinlikle ondan bir kademe daha büyük bir ilimdir.
O nedenle toplumu belirlemekten önce kendimizde belirleyebileceğimiz konulara eğilebiliriz.
Örneğin çatışmasızlık tutumunun sürdürülmesi Kürt hareketinin inisiyatifindeydi. Bunu yapabilirdi. Halkın korkması, yılgınlığa düşmesi ve bunun sonucunda AKP’ye sarılma ihtimalini önlemeye çalışabilirdi.
Bu sağlanamıyorken, halkın korkuya kapılmamasını sağlamaya çalışmak yüz kat daha zordur.
Biri belirlenebilir öteki ise neredeyse kendi doğası içerisinde işler gider.
Kızarsak kendimize kızabiliriz.
Halkın yaşamaya çalışma refleksine, eşyanın tabiatına kızılmaz.
Toplum size şöyle der “elbette, bazen çiçek açıp bazen solacağım”.
*
Her şeye rağmen, politik önderler ve hareket bile yanlış yapmışken… Çatışmasızlık tutumu sürdürülememişken, Kürt halkı hiç hata yapmasaydı da AKP’ye oy vermeseydi.
Kim bu serzenişte bulunuyor? Hemen hemen herkes.
Bence keşke politik önderler hata yapmasaydı.
Anlaşılıyor ki onlar hata yaparsa halk daha büyük bir hata yapabilir. Delilli ve ispatlı.
Zulüm tam da ona yapılıyorken, bombalar en çok onun üstünde patlıyorken nasıl oluyor da Kürt halkı hala AKP’ye oy verebiliyor. Yoksa şu bizim Kürt halkı hep hata mı yapıyor? Hiç de değil.
Maden ocaklarında yüzlerce madenci ölünce bütün işçi sınıfı sosyalist örgütlere mi akıyor?
Her gün kadın cinayetlerinin işlendiğini gören kadınlar hemen kadın kurtuluş mücadelesine mi katılıyor?
Elbette ki hayır. Her toplumsal kategori kendi kurtuluş yolunu çok zor buluyor. Çoğu kez şaşırıyor ya da bazen kılını dahi kıpırdatmayabiliyor.
Her şeye rağmen Kürt halkının demokrasi mücadelesindeki sevabı herkesten çok; AKP’ye oy vermek şeklindeki kusuru son derece azdır.
hakanozturk1871@gmail.com