Her şey apaçık ortada.

Hürriyet gazetesini taşlatan AKP’li milletvekili diyor ki “1 Kasım’daki seçimden sonra ne çıkarsa çıksın seni başkan yaptıracağız”

Olaylardaki seviyeye bakınız. Hürriyet Gazetesi’ni taşlayanlar, mesela Yarın Gazetesi’ne ne yapmaz. Ne yapmaktan geri durur. Madımak Oteli’ni yakan güruh yanıbaşımızda.

Bu ilk bölüm. Daha yeni başlıyoruz. Vekil diyor ki “seçim sonuçlarına göre değil”. Neye göre peki?

Ne oldu o sizin sandığın iradesine olan büyük saygınız? Zaten yoktu değil mi?

E ne güzel işte, açık açık itiraf ediyorsunuz.

Yalnız böyle baldan tatlı, heybetli, kudretli itirafların acı sonuçları olduğunu göreceksiniz.

Çocuktan al haberi. Bu milletvekili bey kardeşimizde o sarf ettiği cümleyi bile kurabilecek bir yetenek olmadığını görüyorum. İçeride öyle konuşulunca o bebede bellemiştir.

Buradan anlıyoruz ki memleketin durumu çok vahim. Tayyip bütün bir halkı ezerek terbiye edeceğini tam anlamıyla kafaya yerleştirmiş demektir.

 

*

Bir de arkadaş şu başkan olamamak ne içerletmiş bunları arkadaş.

Konakta mı büyüdünüz ulen? Başkan olmaya mecbur musunuz? Olamadıysanız olamadınız. İyi ki olmadınız. Halk yapmadı sizi. Kulağınızdan tutup burnunuzu yere sürtüverdi.

Yok efendim illa ki ya Şam’a vali, ya Akdeniz’e kaptan ya da Mısır’a sultan olacaklar.

Aşağısı kurtarmaz. Bir de ilaveten halife. Arkadaş imam-hatip-halife özel okulundan mezun ya.

Boynunuz kalın olmasın, boynunuz altınızda kalsın.

Biz diyoruz ki “seni başkan yaptırmayacağız”.Onlar diyor ki “seni başkan yaptıracağız”.

Biz diyoruz ki “Her yer Taksim, her yer direniş”. Onlar diyor ki “Her yer metro, yerde de metro”.

Siz ne sakil insanlarsınız, ne yeteneksiz insanlarsınız, ne hırsız insanlarsınız.

Her şeyi çaldınız bari sloganlarımızı çalmayın.

 

*

Böyle tangır tungur gider sanıyordunuz değil mi AKP’li zevat.

Yolda bombalar patladı, 16 askerin canı gitti.

Çünkü durumlar değişiyor.

Elle yapılan patlayıcıların kullanılmasının sonucu bu. Adı üstünde elle bile yapılabiliyor. Detektörlerin bulması çok zor. Çünkü mayın gibi bile değiller.

Kürt hareketinin kullanma imkanı olan tanksavar silahlar var. Bir sonraki adım helikopterlere yönelen roketler.

Sonra ne olacak? Helikopterlerin gidemediği yerlere yine askerler sürülecek ve daha fazla asker canını kaybedecek.

Hiçbiri olmazsa F16 mı?

O zaman Suriye olduk demektir.

Neden söylüyorum bunları? Savaşmanın da kolay olmadığını anlatmak için.

Savaşmak demek herkesin çok fazla ölmesi demektir.

Zırhlı araçların, tankların, detektörlerin, helikopterlerin ve en sonunda F16’ların bile kar etmemesi demektir. Tam bir çözümsüzlük demektir. Gırtlak gırtlağa girmek demektir.

 

*

Canavar en çok neyden rahatsız oluyor? Başkan olamamaktan.

Bence çirkin, kıllı, kocaman canavarın gözü orası.

Onu gözünden vurmalıyız.

Dünyanın bütün, bütün minik okları onun gözüne saplanmalı. Binlerce milyonlarca ok aynı yere…

O yaratığı ancak öyle durdurabiliriz.

Başkan olamayınca tepetaklak gidecek.

Eğer oraya doğru bile gidemezsek, yani seçimler dahi olmazsa işte çarşı pazar tam o zaman karışır. Seçim yoluyla gitmeyenin başka her bir yolla gitmesi müstahaktır.

Zaten seçim yoluyla kalamazlarsa ne yolla kalabilecekler onu da çok merak ediyorum.

Kalabilirsen kal. Hodri meydan.

hakanozturk1871@gmail.com