Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2015.07.21
32 yoldaşımızı şehit verdik.
Tayyip Erdoğan’a 400 milletvekili verilmeyince bu iş huzur içinde çözülemedi.
Şimdi Tayyip Erdoğan ve AKP bu işi kan ve gözyaşıyla, bombalarla, iç savaşla çözmeyi deneyecek. Onu deniyor.
Mesele tam olarak IŞİD meselesi bile değildir. IŞİD çetelerini ülkeye sokan, yol yordam gösteren Erdoğan’ın derin devletidir.
Erdoğan’ın başkan olabilmesi için her şey denenecektir.
*
Erdoğan Türkiye sağının en kötü halidir.
Onun Sivas’ta yakılan insanlarla ilgili en ufak üzüntüsü yoktur. Orada onlarca insanın yakılması sorun teşkil etmez onun için. Ona göre yüzlerce, binlerce ve hatta milyonlarca insan da yakılabilirdi. Bu yerinde olurdu. Eğer tahrik etmişlerse, elbette yakılacaklardı.
Onların inanmıyor olma ihtimalleri vardı.
Onlar Erdoğan’ın istediği gibi giyinmiyor olabilirlerdi.
Suruç’taki devrimcilerin de tahrik edebilme ihtimalleri vardı.
Kobani’ye gitmek istiyorlardı. Kürt halkıyla dayanışma içindeydiler. Sosyalistlerle, Kürt hareketinin birlikte mücadelesini savunuyorlardı.
Seçim zamanında “seni başkan yaptırmayacağız” diye düpedüz haykıranlar bunlardı.
Düşünebiliyor musunuz?
Erdoğan’ın günlerce sarayından çıkıp konuşamadı.
İnternette videosu dolaşan fenomen genç kadın AKP’nin yenilgisi yüzünden delirmiş gibi ağladı.
*
AKP ve Erdoğan bunu hak etmiyordu. Ülkemize koalisyonlar gelmekteydi. Koalisyon gelmesi faşizmin gelmesinden daha beterdi. Koalisyonların gelmemesi için faşizm gelmeliydi.
İşte şimdi koalisyonlar gelmesin diye faşizmi getiriyorlar.
Koalisyonlar gelmesin diye IŞİD’i getiriyorlar.
Koalisyonlar gelmesin diye bombaları getiriyorlar.
Erdoğan’ın tek dili, tek dini, tek başkanlığı, tek huzuru, tek yaşam tarzı için genç insanların bedenlerinin parçalanması şart.
Huzur için Erdoğan’ın gelmesi lazım. Erdoğan’ın gelmesi için de iç savaş.
Erdoğan yoksa, huzur da yok.
*
Görüldüğü gibi seçimle gitmiyorlar.
Seçimle gitmemelerinin sebebinin sebebi şu: Onlar sandık tarafından değil Tanrı tarafından seçildiklerini düşünüyorlar. O nedenle kendilerine büyük bir kutsallık atfediyorlar.
Yüzyıllarca beklenildi ve en sonunda Tanrı en sevgili kullarını seçip başımıza hükümdar yaptı onlara göre.
Onlar gözyaşları içinde Tanrı tarafından seçildiklerini öğrendiler.
Tanrı tarafından seçilmişken kulların oyuyla seçilmiş ya da seçilmemiş olmanın ne önemi var.
Eğer Tanrı tarafından seçilmişlerse hiç istiflerini bozmadan devam edebilirler.
Tanrı tarafından seçilmişlerse çaldıkları paraları bir yerden başka bir yere kaçırırken bile inşallah-maşallah diye konuşabilirler.
Eğer öyle iseler istedikleri kapıyı kırabilirler ve sonra onun yasasını yapabilirler.
Ayakkabı kutularıyla rüşvet alabilirler.
Övünerek “millete doğrudan şöyle şöyle yapacağız” diyebilirler.
Tanrı tarafından seçilmiş olmakla, sandıkta seçilmek arasındaki fark budur.
*
Onları her şekilde göndereceğiz.
Tanrı tarafından seçilmediklerini ve Tanrı tarafından seçilecek tıynette insanlar olmadıklarınıbütün bönlüklerine rağmen öğreteceğiz.
Bizler her şekilde mücadele ederiz. Acı patlıcanı kırağı çalmaz. Yeniliriz, kalkıp yine savaşırız.
Ama onu yakasından tutup sarayın kapısının önüne attığımızda her şey bitmiş olacak.
Seçimlerle kovulanlar, iç savaşla dönemeyecek.