Yaklaşmakta olan seçimler bütün toplum için önemli. Ama kadınlar için önemi bir başka . Sonuçlar ve bu seçimlerden AKP’nin geriletilmiş olarak çıkması kadınlar için hayat meselesi, hayat.
AKP’nin iktidarda olduğu her gün, ya gerçekten hayatını kaybetti kadınlar ya da her gün hayatlarına saldırıldı. Kadın cinayetleri, Sevim Belli ablamızın deyimiyle “ ahval-i adiye” halini aldı. Bu dönem boyunca kadınlar, binlerce kere öldü, milyonlarca kere şiddet gördü, her gün televizyonlarda kendisinden aklı ve karar hakkı olmayan bir eşya gibi söz edildiğini duydu. Sayısız kere onuru kırıldı.
Aynı kadınlar, aynı televizyonlarda başka şeyler de gördüler: dünyanın değiştiğini, başka hayatları, kendi ülkelerinde ve dünyadaki kadın kardeşlerini gördüler. Haber de izlediler, dizi de izlediler. Evet, evlilik programı da izlediler, magazin de. Çoğu programın erkekler lehine olmasına rağmen üstelik, aralarından kendilerine ait olanı seçebildiler. Ülkelerini n, kadın haklarına savaş açmış bir hükümet tarafından yönetilmesine rağmen, haklarını aramaktan geri durmadılar. Ne AKP’nin ne de ondan daha kadın düşmanı olabilen bir siyasetin – ki kadınlar bakımından AKP’den daha kötü olabilecek sadece IŞİD olabilir- durduramayacağı bir gerçekliğin içinde yaşadılar.
Bu gerçek, Türkiye’li kadınların büyük topluluklar halinde değişmekte oluşudur.
Bir başka gerçek daha var. O da, yine bu aynı kadınların başlarını çevirip yanlarındaki erkeğe baktıklarında gördükleri. Dünya değişiyor, hayat değişiyor, kadınlar değişiyor ama ne yanlarındaki erkekler, ne de televizyonda durmadan haklarında konuşan yöneticiler değişmiyor ise bu işte bir terslik var dediler.
“Yeni Havva, eski Adem” dediler.
Türkiye’li kadınların en çok hak aradıkları dönemin, ülke tarihinde kadın haklarına en çok saldıran hükümete denk gelmiş olması da aynı büyük paradoksu besliyor. Ve bu yaman çelişki artık bu seçimlerde çözülmelidir. Çünkü herhangi bir şeyden değil, her gün kadınların hayatına mal olan, çok ağır sonuçları olan bir durumdan söz ediyoruz. Kadın cinayetleri %1400 arttı.
*
Kadınların ezilmesinin ve bunun en uç sonuçları olan şiddetin, cinayetlerin temelinde çok katmanlı bir dünya var elbette. Bizim için kurtuluş mücadelesi, yer kürenin katları gibi: mağmaya varana kadar çok cephede savaşıyoruz.
Mağma katında; en temelde tarihi en eski gelenek; erkek egemenliği var.
Üzerinde kapitalizmin insanlar arası ilişkilerde “narsisizmi” yayan kültürü var. Kapitalizm kadınları görece özgürleştirse de, yaydığı bu “narsistik patoloji” egemen cinsiyet erkekliği besleyerek modern zamanların şiddetini yaratıyor.
Üzerine bizim memleketin şiddete dayalı devlet geleneği var. Gücü elinde bulunduranın hak arayanı kör şiddet ile bastırmış olması ve hiçbir zaman yargılanmamış olması, cezasızlık kültürü var. Ki bu kültürün kadın cinayeti davalarında indirimlerin devam etmesinde büyük payı var.
İşte bunların üzerine oturan, tarihte hazır bulduğu bu zemini tepe tepe kullanan, kendi kadın düşmanlığı katkılarını da yapan AKP var. Yıllardır, kadınların yaşadığı bu eşitsizlik, ayrımcılık, şiddet ile mücadele etmek yerine, bunları körükleyen, erkek şiddetini aklayan AKP.
Madem kadına yönelik şiddetin sürekli erkeklerle ilgili yönleri gündeme getiriliyor, bu noktada ben de getireyim. Unutmayın ki; hayatta en zor şey “ölümlü” durumlardır. Erkek egemenliğinin kökünün derinlere gittiği toplumlarda bile, gayri insani bir seçim yapmaya zorlanmak- seçtiği yolun altında ezilmek kolay değildir, çoğunluk bundan kaçınmaya çalışır, başka yollar arar. Mesela “Mutluluk” filmindeki gibi bir kadını öldürmemek tercihini yapan erkekler olması da çok mümkündür. Bu bakımdan AKP, erkeklerin değişmesinin de önünde engel oluyor, insani seçimler yapma potansiyeli de olan erkekleri siyaseten tam tersine teşvik ediliyor. Kendisi “eski Adem” olduğu için, erkekleri de hep buna çağırıyor.
Türkiye’de kadın cinayetlerinin temelinde yatan gerçekler bunlar. Oysa mutluluk mümkün. Bu yüzden de bu seçimlerde AKP, hem kadınlar hem erkekler tarafından geriletilmelidir. İşte o zaman bambaşka bir hayatın kapısı da açılabilir. Üzerine konuştuğumuz kadınların değişme dinamiği kendi haline bırakılsa, gölge edilmese kadınlar öldürülmeyecektir.
Hele kadınların önü açılsa, cesaret verilse hele, emin olun dünyamız değişecek. Türkiye sağlığına kavuşacak.