Adı Adalet ve Kalkınma. Ama çok önemli hukuksal “davalar” ve adalet arayışı, bu toplumun gündeminden hiç düşmüyor. AKP hükümet oldu olalı, herhalde hiçbir ülkenin tarihinde görülmemiş düzeyde-ardışıklıkta-sıklıkta- önemde- toplumsal davalar yaşanıyor.

Yıllarımız bir davalar geçidi gibi:  Ergenekon, KCK, 12 Eylül, Balyoz, Gezi davaları, Cemaat… Kısacası bir siyasi davalar zinciri var ve sürekli yenileri ekleniyor. 

Bir de toplumun en büyük çoğunluğunu doğrudan temsil eden işçi ölümleri davaları var.

Toplumun yarısını doğrudan temsil eden kadın cinayeti davaları var.

Hepsinin toplamında, bir toplum neredeyse bütün nüfusuyla sürekli adliyelerde yaşıyor diyebiliriz.

Her birinde kıyasıya bir adalet mücadelesi yürüyor, her biri ayrı bir direnişe dönüşüyor.

Ne Adalet ve Kalkınma imiş… Ancak amansız bir mücadele ile tanımlı haklarımıza kavuşulabiliyoruz.

*

Şimdi Soma Davası başladı. Emekçinin her gün yaşadığı can meselesini temsil ettiği için tarihsel önemi var. Türkiye’nin ve dünyanın bütün maden işçilerinin kalbi Soma’da atıyor.

Geçen yıl ekranlarda gördüklerini; işçileri, mezarları, tekme atanları unutmuyor hiç kimse. AKP2nin bütün operasyonlarına rağmen işçi aileleri hesap sormaya devam ediyor. Geçen bir sene içinde olanlar, haklı öfkelerini daha da biriktirmiş, dimdik ayaktalar. Asla yalnız değiller.

*

Yakında tüm kadın cinayetlerinin sembolü olan Özgecan Aslan davası da başlayacak. Bu hafta iddianame tamamlandı: “… işlenen suçun insanların güvenliği duygusuna, toplumun ortak değer yargılarına ve toplumun vicdanına vermiş olduğu zarar ile işlenen suçun toplumda meydana getirdiği infial göz önüne alındığında şüpheli hakkında ceza tayini yapılırken alt hadden uzaklaşılarak üst hadden ceza tayin edilmesi ve şüpheli lehine takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına karar verilmesi talep ve iddia olunur” denilerek “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” isteniyor. 

Bütün hakimler, savcılar ve Yargıtay bilsin ki,  artık bundan sonra kadın cinayeti davalarında indirim uygulanamaz.

Özgecan “milat” olsun isteniyor ise bu iddianame bir emsal kabul edilmelidir.

Mademki indirim uygulanmamasının gerekçesi “toplumun vicdanı”, tüm kadın cinayetleri için çözüm istediğini aynı toplumun vicdanı ayaklanarak dile getirdi. Bir toplum bir talebi daha fazla nasıl ifade edebilir? 

*

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, takip ettiği davalarda, TBMM’ye götürdüğü yasa teklifleriyle, eylemleriyle, çalışmalarıyla her düzeyde indirimlerin kaldırılması gerektiğini dile getirdi. Hatta geçen yıl bu zamanlar “Yeni Yargı Paketi” gündeme geldiğinde yine Meclis’teydi. Öldürülen kadınların aileleri ile beraber, paketin kadın cinayetlerini de içermesi için mücadele etti.

Günlerden 13 Mayıs idi.

AKP, o gün de adım atmadı. İyi haber yerine gün içerisinde Soma’nın acı haberi geldi. Bugün davada Soma’lı ailelerin söylediği gibi oldu; “mezarda yer çok”…AKP, bizim bakmaya dayanamadığımız kötülükleri, bizzat yapıyor. Ağrı provokasyonu da bunun açık bir örneği.  İşçi ölümleri, kadın cinayetleri, Kürt sorunu ve can yakan tüm toplumsal konularda çözüm için adım atmıyor, daha çok can yanıyor.

Kadın cinayetleri için de Ceza Mevzuatında yapılması gereken, Meclis kapanmadan yapılabilirdi. Yapmadılar. İç Güvenlik Paketi için bir gecede zorla en köklü değişiklikleri yapan AKP, bunu da yapmadı.

Aslına bakarsanız onların bir çözümü, bir eylem planı bile yok.

Kadın hareketinin ise var. Çözümü de var, eylem planı da var. Kadın cinayetleri durmadığına göre, meclis tatil olsa da “biz tatil değiliz” diyorlar.  Her gün il il, adliye adliye bu çözüm ve eylem planını uyguluyorlar.