HDP’nin barajı geçmesini amaçlayan politik çalışmalar başlıyor.

İnsanlar bunun gerçekleşmesi için uğraşıp didinecekler. 29 Mart’ta Karaköy’de bir toplantı gerçekleştirildi. Önemli bir ilgi ve katılım vardı. Konuşmalar çok doğaldı, hamaset tonu yoktu. Konu icat edilmeye çalışılmıyordu. Konu vardı.
Çok şükür ki seçimlerin önemi yok demedi kimse.
Farklı fikirler ileri sürüldü ama hedef aynıydı.
Çoğunluk solcu olduğu için oluşumun ismini belirlerken söz alanlar, önce ismin bir önemi yok dediler sonra kendi önerilerini epeyce savundular.
Çok eski arkadaşlar toplantıda bir araya gelmişti. Herkes baraj geçilsin AKP’ye bir tokat atılsın istiyordu.
 
*
Arınç, Melih Gökçek’e çok net suçlamalarda bulundu. Kamuoyu önünde çok sert bir tartışma yürüttüler. Fitne lafının ne büyük bir palavra olduğu bir kez daha görüldü. Demek ki fitne yokmuş, tartışma varmış. İki kişi bilerek ve isteyerek tartışıyor. Kimse onlara tartışın, kavga edin diye kandırmış değil.
Tartışmaları gerektiği için tartışıyorlar.
Gelgelelim bizim doğu toplumları için tartışmak inanılmaz bir durumdur. İnsan tartışmaz. Tartışılırsa tatsızlık çıkar. Tartışmamalıdır.
Bütün tedbirlere rağmen tartışılıyorsa bu kesinlikle fitnedir.
Başkalarının bize yaptığı kötülüktür.
Düşünebiliyor musunuz sayın seyirciler, memleketimiz tartışmayı böyle görüyor işte. Bu kafalardan bilim, fikir ya da sanat çıkar mı?
Bizim sol da biraz böyledir. Bu toplumun solcusudur çünkü.
Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi “Kış Uykusu” ilginç bir film. Film baştan sona insanların tartışmalarıyla yüklü. Kuvvetle tahmin ediyorum ki Türkiye solu bu filmi sevmez, sevemez.
Benim filmi izlediğim salon filmden hiç elektrik alamadı örneğin. Ben filmin bir sürü yerinde çok güldüm ama bu da garip karşılanır gibi oldu.
Solcu arkadaşlarıma öneriyorum. Eğer izlerseniz hiç hoşlanmadığınızı şaşırarak göreceksiniz. Size sanki temel varsayımlarınızla alay ediyor gibi gelecek.
İnternetten izlerseniz denemesi bedava.
 
*
Arınç ve Gökçek tartışmasına tekrar dönmeye çalışacak olursam… Demek ki sadece sol içinde sert tartışmalar olmazmış değil mi? Biat kültürünün, cemaatindeki şeyhe bağlı kalmanın insanları nasıl da çatır çatır tartıştırırmış meğer.
Burada da görünüz.
Sonra anlamsız fraksiyon sayıları vererek soldaki bölünmelerden bahsetmeyiniz.
Geçerken bu soruna da bir değinmiş olayım. Ülkemizdeki fraksiyon sayısı sıkça dile getirildiği gibi 72 tane değildir. O sayı, 72 millet sözünden aklınıza geliyor ve dikkat ederseniz o zaten millet sayısı.
Fraksiyon sayısı 19 da değil. 19 sayısını Kuran’daki mucize diye çok eskiden Edip Yüksel denilen bir kişi anmıştı. O da o.
Türkiye’deki sol fraksiyonlara dair bilimsel bir çalışma yok. Fraksiyon sayımı da şu güne kadar yapılmadı. Bu nedenle rakam vermek mümkün değil. Kimse, Marmara Denizi’ndeki balık çeşitlerinin sayısını verir gibi durumu zorlamasa daha iyi olur.
Sonra biri say dediğinde Hamsi, İstavrit… der kalırsınız.
 
*
Sayı vermeden bahsedebileceğim tüm fraksiyonlardan insanlarla toplandık. Önümüzdeki seçimlerde barajın geçilebilmesi için çok önemli kararlar aldık. Yalnız ve güzel değil, hep birlikte ve güzeliz. Nuri Bilge Ceylan’la bu konuda çok tartışmalı bir halde olduğumu söylemeliyim.
Güzel şeyler yalnız ve ittifaksız olmaz. Güzel şeyler başkalarıyla bir bağ kurarak olur. Ağaç olur ama bir güzel orman da olur.
İyi ve herkes tarafından anlaşılabilir bir hedefimiz var.
Eğer başarabilirsek, güzel bir ülke için kapı aralayacağız ve bunu hep birlikte yapacağız.
Hep beraber ve güzel bir ülke olabilir.
 
Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2015.04.01