Geçen hafta Brezilya’da kadın cinayetini ağır suç sayan yasa onaylandı. Türkiye’de ise hala kadın cinayeti hukukta yerini almadı ve indirimler kaldırılmadı. Üstelik Özgecan ile kadınlar ayaklanmış, “Özgecan milat olsun” demeyen kalmamış iken hala somut adım yok.
Kadın cinayetlerinin devam edişi karşısında endişeyle nedeni soruluyor ya, işte yanıt budur; devlet somur adım atmadığı, indirimleri kaldırmadığı için devam ediyor.
*
Fakat Özgecan aynı zamanda bir milat ta oldu; toplumu değiştirdi. Artık kadın cinayetlerini bütün dikkatiyle izleyen bir toplum var. Buna bağlı olarak her yeni cinayet haberi eskisine göre daha çok fark ediliyor ve yankı uyandırıyor. Daha çok soru soruluyor, toplum konunun peşini bırakmıyor.
İkincisi Özgecan kadın mücadelesini de değiştirdi. Artık Türkiye’li kadınların gerçek toplumsal meselesi ile ilgilenmeyen kadın örgütü ayakta kalamıyor. Eskisi gibi kimlik feminizmi yapılamıyor. İç yolculuklarına, kendi öznelliğine, sadece dilsel bir bağlama takılıp kalan türde bir feminizm gündem yaratmayı deniyor yine. Ama ortada can meselesi durur iken, gündemde kalamıyor. Çünkü kadın cinayetleri gerçeği; o Esin Güneş kardeşimizin üzerinden aşağı atıldığı Tillo kayalıkları gibi bir dağ. Eskiden bu dağa arkasını dönünce yok olacağını sanan herkes, bu gerçekle yüzleşiyor şimdi.
İşte Özgecan kardeşimiz en azından bunları değiştirdi.
*
Bir de değiştiremedikleri var ki onları ancak mücadele ile yenebiliriz. Mesela gündeme gelen sarsıcı bir cinayetten sonra, benzerlerinin olması olgusu. Buna Münevver Karabulut öldürüldükten sonra da rastlamıştık. Onun ardından Adana’da liseli kardeşimiz Tuba Genç’i “seni Adana’nın Münevver’i yapacağım” diye öldürmüştü katili. Testere bir silaha dönüşmüştü. Fakat bunun da bir sonu oluyor, kimse umutsuzluğa kapılmasın. Ne zaman ki Cem Garipoğlu, üst sınırdan ceza aldı, işte o an bu dönem kapandı.
O günlerde bunun için amansız bir mücadele gerekmişti. Karabulut ailesi ve kadınlar bir an bile geri durmadılar mücadeleden, durum değişti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Tuba Genç davasını da takip etti ve dava “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ile sonuçlandı. Ama iş burada bitmedi. Bu davada Yargıtay ağır cezayı bozarak, Tuba’nın katiline indirim verdi. Yıllar önce “Türkiye’de acımasızca kadın cinayeti var. Ben indirimle gelen davaları reddeceğim” diyen ve böyle yapan Yargıtay, şimdilerde kadınların mücadele ile elde ettiği adaleti bozan taraf oluyor.
Bu yüzden bir an önce indirimler kaldırılmalıdır. Yasada yazılı olmadığı sürece, yargı sorumluluğunu kötüye kullanıyor, erkekleri aklıyor, elde ettiğimiz kararların güvencesi kalmıyor. Ağırlaştırılmış müebbet bu yüzden yasalaşmalıdır. Başta “haksız tahrik” olmak üzere, “iyi hal”, “pişmanlık” ve hatta tıp fakültesi öğrencisi Çağla Arın’i öldüren okul arkadaşına gelecekte doktor olacağı için verilen “gelecek indirimi” gibi başlıklarla verilen indirimler kaldırılmalıdır.
Çağla da doktor olacaktı. Özgecan psikolog.
Aileleri ile barber adalet aradığımız; Tuba, Ayşe, Esin, Muhterem, Gülşah, Mehtap, Fethiye, Hatice, Nermin, Eylem, Necla, Gülay, Naciye, Dilber, Ayşe Selen, Kader, Pınar, Nurgül, Gönül, Azra, Esra, Kadriye, Huriye, Sevda, Hülya, Şeker, Yasemin, Nuray, Serpil, Zerrin, Ferdane, Beyaz, Fatma, Emine, Burcu, Sedef, Birgül, Yankı Duygu, Ayten, Halime, Sevim, Dilan, Şule, Özlem, Güldane, Gülsüm, Zehra, Merve, Deniz ve öldürülen nice kadın kardeşimiz de, kendine yeni bir hayat kuracaktı.
Bazılarının katili ağır ceza, bazılarının ki indirim aldılar.
Oysa onların hepsi, kendi hayatına karar vermek isterken, mutlu olmaya çalışırken öldürüldü.
Belki de hepsi gelecekte mutlu olacaktı.
Özgecan’dan önce ve sonra can veren kadınların her biri, Özgecan kadar masumdu.
Her biri kendi hayatını eline almak istedi. Yani her gün yaşanan, tipik olan, boşanmaya ya da kendi hayatına dair karar almaya çalışırken öldürülen, ölümleri “sıradanlaştırılmaya” çalışılan, Özgecan kadar dikkat çekmeyen kadın kardeşlerimiz, işte onların her biri, yaşıyor olsalar, mücadele arkadaşımız olacaklardı.
Türkiye’de şiddete maruz kalan kadınların %90’ı bunu bildirmiyor. Şiddet ve ölümle yüz yüze yaşayan bu milyonlarca kadın kardeşimizin hayatta kalması için önce indirimler kaldırılmalıdır.
AKP görevini yapmalı, kadın cinayetlerini ağır suç sayan madde teklifimizi meclise getirmeli,
Meclis görevini yapmalı, yasayı onaylamalı,
Basın da görevini yapmalı; kadın cinayeti haberlerini “yine”, “durmuyor”, “yeni bir Özgecan” gibi, kaderci ve olumsuz bir dil ile vermekten vazgeçmeli, “indirimler kaldırılsın” mücadelemize destek vermeli, sorumluları göreve çağıran haberler yapmalıdır.
Biz kadınlar da göreve; mücadeleye devam.